“Cüneyd: Zeynep bu seni son görüşüm, ben  duracağım sen öğrenecek ve gelişeceksin, ne yapalım kader”

  Zeynep: Cüneyd efendi! Kaderine dergahtaki ateşin başında karar vereceksin.

 Ben senden en yüksekteki, tepedeki elmayı istiyorum. Annenin sana öğrettiği gibi.

 Başaramazsan canın sağolsun lakin denemezsen ikimize de yazık olur”.

Bu replikler Kızıl Goncalar adlı diziden alıntı. Birbirinden ay ve güneş kadar uzak görünen iki yaşam tarzı, dünya görüşünü birbirine dolanık halde soluk aldıran  bir dizi.

Tıpkı dışarıda akıp giden hayat gibi. Tıpkı her geleni hızır, her geceyi Kadir bil diye öğütleyen  dini  kültürümüz gibi …

Kızıl goncalar dizisi sosyal medya (toplumsal sonuçlar doğuran  dijital medya) dan edinilen bölük pörçük çoğunlukla belirsiz ve karmaşık veri salatasına dayanan önyargılarımıza, toptancı fikirlerimize deprem etkisi yaşatıyor gibiydi. Dizi de en çarpıcı diyaloglardan biri de yazının başında yer alan diyalogdu. Kadının erkek ile etkileşimindeki yumuşak gücünü pek güzel hatırlatıyordu. Kadın hayatın en büyük mimarıydı.

Tıpkı  “Kadın insandır  biz insanoğlu “ dediği gibi Neşet Ertaş’ın. Ya da beşiği sallayan dünyayı sallar sözündeki gibi. Bir evde kadın nezle olduysa ev ahalisi zatürre geçirir. Dünya hayatında barış, huzur, merhamet, iyilik artsın, aile kuvvetlensin isteniyorsa kadın muhakkak cinsiyetiyle de barışık olacak şekilde bilgili, becerikli, özgür olmalı. Bilgiliden de öte bilge olmalı.

 İşte o zaman Zeynep gibi ailesinin, hayatın ve eşinin ve en mühimi kendi kendisinin kanatlarının altında rüzgar olur, iyi insan olur, iyi insanlar yetiştirir. Yani bir Kibele bir Kadınana olur.

 Niyetim kadınları pohpohlamak değil kadının rolünü ve yumuşak gücünü belirginleştirerek  onu güçlendirecek bir mesaj vermek. Her zaman söylerim başınıza ne geldiği değil onunla ne yaptığınızdır önemli olan.

 Her erkeği bir kadın doğurup büyütüyorsa bu çok büyük bir hayat sorumluluğudur. Ancak mutlu anneler mutlu nesiller yetiştirebilir.  Yazımı astronom, matematikçi ve şair  Ömer Hayyam’ ın dizeleriyle tamamlıyorum. Huzur ve mutlulukla kalın.

“Ey kör!

Bu yer , bu gök Bu yıldızlar boştur boş

Bırak onu bunu da gönlünü hoş tut hoş

Şu durmadan kurulup dağılan evrende

Bir nefestir alacağın

O da boştur boş”.

 

                                                                 Dr. Kadriye IŞIKLAR PÜRÇEK