Çıkarın Gölgesinde Kalan Arkadaşlıklar
Her çağın kendine özgü bir ruhu, her dönemin kendine has insan ilişkileri vardır. Ancak içinde bulunduğumuz çağda insan ilişkilerinin geçirdiği dönüşüm, yalnızca zamana bağlı değil; teknolojiden siyasete, ekonomiden birey psikolojisine kadar birçok alanın kesişiminde şekilleniyor.
Arkadaşlık ilişkileri de bu büyük dönüşümün sessiz ama güçlü tanıklarından biri.
Bugün artık "arkadaşlık" dediğimizde, birçoğumuzun aklına önce samimiyet, güven ya da sadakat değil; çıkar, statü ve fayda ilişkileri geliyor. Elbette bu genelleme tümüyle kapsayıcı değil. Hâlâ dayanışmaya, emeğe ve güvene dayanan gerçek arkadaşlık örnekleri var. Ancak bu örnekler gittikçe daha görünmez hale geliyor. Zira toplumsal ilişkilerimiz giderek daha fazla “ne elde ederim?” sorusu etrafında dönmeye başladı.
Sosyolog Dr. Berat Dağ’ın da vurguladığı gibi, son elli yılda arkadaşlık kavrayışında ciddi değişimler yaşandı.
Özellikle teknolojinin yükselişi, dijital iletişim biçimlerinin hâkimiyeti ve bireyselliğin neredeyse kutsandığı bir çağda, arkadaşlık ilişkilerinde de yüzeysellik belirginleşti.
Z kuşağının sosyal ilişkilerinde, geçmiş kuşakların kurduğu derin bağlara nazaran çok daha hızlı kurulan ama bir o kadar da kolay kopan bağlantılar dikkat çekiyor.
Bu dönüşümde bireycilik merkezde duruyor. İnsanlar artık daha çok "ben" diyerek var olmaya çalışıyor. Bunun bir sonucu olarak ilişkiler de çoğu zaman bir alışveriş biçimine dönüşüyor
. Bu alışverişte samimiyet değil; çıkar, fayda ve statü öne çıkıyor. Kim ne kadar popüler, kim daha çok bağlantıya sahip, kim daha görünür? İşte arkadaşlıklar da bu ölçütler çerçevesinde kuruluyor.
Bu noktada, toplumsal bağların niteliği üzerine düşünmek kaçınılmaz oluyor.
Zira birey tek başına değil, diğerleriyle birlikte bir anlam kazanır.
Dayanışma, empati, güven gibi değerler ancak başkalarıyla kurulan ilişkilerde anlam bulur. O hâlde, teknolojinin ve bireyciliğin getirdiği zemin üzerinde, yeniden sahici arkadaşlıklar inşa etmenin yollarını aramak gerekiyor.
Bugün hâlâ, her yaş grubunda, her toplumsal sınıfta dostluklarını emekle inşa eden insanlar var.
Bu insanlar, bize hâlâ umut veriyor. Çünkü arkadaşlık, insanın yalnızca bir başka insana ihtiyaç duyması değil; aynı zamanda o kişiye değer vermesi, onunla birlikte anlam arayışına girmesidir.
Sonuç olarak, arkadaşlık ilişkilerinin çıkar üzerinden şekillendiği bir çağda yaşıyor olabiliriz. Ama bu durumu sorgulamak, yeniden inşa etmek ve alternatif ilişki biçimleri üretmek bizim elimizde.
Gerçek dostluklar, insanın yalnızlaşmaya direnişidir. Bu direniş, belki de gelecekte kopmuş kalabalıkların değil, anlamlı ilişkilerin hâkim olduğu bir toplumu mümkün kılabilir.
Yorumlar
Son Haberler