Gözden kaçırmayın

7-8 Eylül’de gerçekleştirilecek Dünya Motorkros (MXGP) Şampiyonası’na iletişim sponsoru TÜRKSAT oldu.7-8 Eylül’de gerçekleştirilecek Dünya Motorkros (MXGP) Şampiyonası’na iletişim sponsoru TÜRKSAT oldu.

Cumhurbaskanligi Iletisim Baskanliginin destekleriyle Anadolu Yayincilar Dernegi tarafindan Dijital Dünya Çalistayi düzenleniyor. Dolmabahçe Çalisma Ofisinde gerçeklestirilen çalistayin açilis konusmasi, Cumhurbaskanligi Iletisim Baskani Prof. Dr. Fahrettin Altun tarafindan yapildi. Konusmasinin basinda, önceki gün Bingöl'den Tatvan'a gitmek üzere kalkan helikopterin kaza kirima ugramasi sonucu sehit olan askerlere Cenab-i Allah’tan rahmet dileyen Altun, Cumhurbaskani Recep Tayyip Erdogan’in katilimcilara selamlarini ve çalistayin basarili geçmesi yönündeki temennilerini iletti. Dijitallesmenin inkar edilemez bir gerçek haline geldigini vurgulayan Altun, habercilikten yayinciliga, is dünyasindan özel hayata kadar her alanda hizli ve geri dönüssüz bir degisim yasandigina isaret etti. “Türkiye’de iletisim altyapisina yapilan yatirimlar önemli rol oynadi” Fahrettin Altun, Türkiye’nin genç ve dinamik nüfusuyla bu dönüsümü çok güçlü sekilde hissettigini belirterek, “Gençlerimiz her gün en az 3 saatini bilgisayarlari veya mobil cihazlari marifetiyle internette geçiriyor. Koronavirüs salgini nedeniyle gençlerimiz, çocuklarimiz geçtigimiz yil derslerini internet ortaminda takip etti. Hala da egitim hatiri sayilir oranda internet ortaminda sürdürülüyor.” diye konustu. Türkiye’nin bu asamaya gelmesinde Cumhurbaskani Erdogan’in liderliginde iletisim altyapisina yapilan yatirimlarin önemli bir rol oynadigina dikkati çeken Altun, “Nitekim ülkemizde faaliyet gösteren sirketlerin küresel devlerden gördügü ilgiye hep birlikte sahit oluyoruz.” dedi. “Dijitallesmenin etkisi en çok medyada hissedildi” Dijitallesmeyi ele alirken firsatlar kadar meydan okumalari da göz önünde bulundurmak gerektigini belirten Altun, bu sürecin olumsuz etkilerini en çok geleneksel medya mensuplarinin hissettigini dile getirdi. Altun, sosyal medya ve haber sitelerinin gazeteleri, dijital yayincilarin televizyonu, müzik servislerinin radyoyu olumsuz etkiledigini ifade etti. Ayrica yaklasik bir yildir devam eden koronavirüs salgininin özellikle reklam gelirlerini düsürerek, geleneksel medyanin sorunlarini derinlestirdigine isaret eden Altun, “Bu durum, yalnizca Türkiye’de degil, dünyanin her yerinde görülüyor. Nitekim irili ufakli birçok kurulus, uzun yillardan sonra küresel salgin kosullari nedeniyle faaliyetlerine son vermek durumunda kaldi. New York Times, Guardian gibi dev medya sirketleri birçok çalisaninin isine son verdi. Benzer süreçler Avrupa’da da yasaniyor.” degerlendirmesinde bulundu. Dijitallesme sürecinin medya alanindaki bir baska yan etkisinin de haberciligin tiklanma sayilarina ve okunma sürelerine indirgenmesi, böylece sansasyonel içeriklerin kamu yararinin önüne geçmesi oldugunu belirten Altun, “Sansasyonun, kamu yararinin önüne geçmesi ise medyanin demokratik rejimlerde oynadigi kritik rolü zayiflatan bir unsura dönüsmüs durumda. Medyada bugün 5N1K kuralini hatirlayan var mi? Hiz, tiklanma, sansasyon, tiraj, reyting... Bunlarin merkeze alindigi, gerçek haberin, kamu yararinin ikinci planda tutuldugu bir medya eko-sisteminden bahsediyoruz. Biz bugün Türkiye’de, Iletisim Baskanligi olarak bu sorunu çözmek için elimizden gelen çabayi gösteriyor, bu noktada medya sektörümüzle is birligimizi sürdürüyoruz.” diye konustu. “Internet gazeteciliginin mesleki standartlarini ortaya koymaliyiz” Altun, internet üzerinden yapilan gazetecilik faaliyetlerine deginerek, sunlari kaydetti: “Dünyada ve Türkiye’de bilgi hizla fiziksel ortamdan dijital ortama tasinirken bu faaliyetleri düzenleyen kurallarin kapsamli sekilde yeniden degerlendirilmesi gerektigini düsünüyoruz. Internet artik ana akim medyanin bir parçasi haline gelirken bu gerçege gözümüzü kapatamayiz. Dolayisiyla mevzuatimizin ve çalisma yöntemlerimizin zamanin kosullarina uygun hale getirilmesi önemli bir gerekliliktir. Elbette burada hassas bir denge gözetmek durumundayiz. Kendi imkânlariyla basit bir internet sitesi kuran, buradan bir tür yayincilik yapan kisiler ile profesyonel gazetecileri birbirinden ayirmak elzemdir. Bu ayrim, öncelikle, gazetecilik mesleginin evrensel standartlarini muhafaza etmek ve gazetecileri korumak için gereklidir. Diger yandan, sadece belirli bir mecra üzerinden çalistiklari için gazetecilik yapanlarin magdur edilmesi de kabul edilemez. Hep birlikte internet gazeteciliginin mesleki standartlarini ortaya koymali, bu alani rasyonel ve seffaf bir sekilde düzenlemeliyiz. Bu adimlarin atilmasi, karsi karsiya oldugumuz bazi tehditlerin bertaraf edilmesine de katki saglayacaktir.” “Dijital fasizm, büyük tehdit” Cumhurbaskanligi Iletisim Baskani Fahrettin Altun, bugün karsi karsiya olunan en büyük tehditlerden birinin de dijital fasizm oldugunu ifade etti. Dünyanin belirli bir bölgesinde kümelenmis bir avuç sirketin “hakikatin tekelini” ellerinde tuttugunu iddia ettigini dile getiren Altun, “Bu iddia milletin seçilmis temsilcilerine sorgusuz sualsiz sansür uygulamaya kadar varan bir cüretkarlikla birlesmis durumda. Bu tür anti-demokratik uygulamalarin mesrulastirilmasi için ellerinden gelen gayreti ortaya koyuyor, her tür manipülasyonu yapiyorlar. Böylece bir grup özel sirket, kamunun bilgiye erisimi noktasinda hem avukat hem savci hem hakim görevini üstleniyor. Bu gidisatin ne kadar sorunlu oldugu açiktir.” dedi. Dijital fasizmin bir baska unsurunun da ifade özgürlügü ve tolerans gibi kavramlarin dejenere ve politize edilmesi oldugunu belirten Altun, “Açik ve net bir biçimde vurgulamak istiyorum. Ortada apaçik bir çifte standart var. Bakiniz, küresel sirketler ne yapiyor? Bir yandan siyasetçileri ‘siddeti tesvik ettigi’ gerekçesiyle susturuyorlar. Öte yandan ayni küresel sirketler, terör propagandasina ortak olmaya, bunu da bile isteye yapmaya devam ediyorlar . Nitekim ABD ve AB’nin terör listesindeki PKK’nin veya 15 Temmuz’da 251 masum insani katleden FETÖ’nün elebasilari, sosyal medya platformlarinda serbestçe propaganda yapmaya devam ediyorlar. Buna ilaveten ülkemiz terör örgütleriyle baglantili hesaplarin kapatilmasini istediginde otoriterlikle ve ifade özgürlügüne saygi göstermemekle itham ediliyor.” yorumunu yapti. “FETÖ de PKK da, çagimizin en kalles terör örgütlerinden” “Dünyada kimi devletlerin ve birer küresel güç haline gelen bazi özel sirketlerin terör örgütlerine karsi iki yüzlü yaklasimi, günümüz demokratik nizaminin karsilastigi en büyük tehditlerden biridir.” diyen Altun, “Masum insanlari kallesçe öldüren katil örgütlere gösterilen bu 'engin hosgörü’ ne yazik ki modern zamanlarin en can acitan sorunlarindan biridir. Zira terör örgütleri, sadece hedef aldiklari kesim için degil, tüm dünya için tehdittir.” ifadelerini kullandi. On yillardir Türkiye’ye karsi alçakça saldirilar içerisinde olan terör örgütü PKK’nin on binlerce cani gözünü kirpmadan öldürdügünü anlatan Altun, “Bu katiller sürüsü sadece Türkiye’de degil, Suriye basta olmak üzere birçok ülkede terör saldirilari düzenledi, masum insanlarin kanina girdi, sevdiklerimizi bizden aldi. Bu gerçege ragmen, eli kanli terör örgütüne sempati beslemek, destek saglamak açik bir sekilde suç ortakligidir. Ayni sekilde FETÖ’yü ve basindaki terörist ele basini himaye edenler de büyük bir suça ortaklik yaptiklarinin farkina varmalidir.” diye konustu. “Türkiye’ye yapilan haksizlik, tarihe kritik bir not olarak düsecek” Altun, FETÖ’nün de PKK gibi çagin en kalles terör örgütlerinden biri oldugunu vurgulayarak, sunlari kaydetti: “Birçok alanda sinsice yol alip kendi örgüt çikarlari için cinayetlerin, ihanetlerin her türlüsüne bulastilar. Kurduklari tezgah Sayin Cumhurbaskanimizin kararli durusuyla yikilinca, son çare olarak darbeye kalkistilar. Ama o sarildiklari çürük ip de milletimizin destansi direnisiyle kendi boyunlarina, kendi ayaklarina dolandi. Ülkemizde bu seytani yapinin beli iyice kirilmis olsa da kaçtiklari ülkelerde Türkiye karsiti operasyonlardan ve toplumu zehirleme çabalarindan vazgeçmiyorlar. Ne yaparlarsa yapsinlar, milletimize düsman olan FETÖ terör örgütünün kökü kazinincaya ve son FETÖ’cü de isledigi cürümlerin hesabini adalete verene kadar peslerinde olacagiz, mücadelemizi kararlilikla sürdürecegiz.” Fahrettin Altun, FETÖ gibi darbeci, katil ve sinsi bir terör örgütünü kullanisli bir aparat olarak görenlerin toplumlarina en büyük kötülügü yaptiklarini er ya da geç anlayacagini ifade etti. Terör örgütlerinden medet uman ikiyüzlü ve çarpik anlayisin insanligin hiçbir sorununu çözemeyeceginin altini çizen Altun, “Tüm terör örgütlerine karsi amansiz bir mücadele içinde olan Türkiye’ye yapilan haksizlik elbette tarihe çok kritik bir not olarak düsecektir. Hakli olan, dogru olan, hakikat olan önünde sonunda galip gelecektir. Türkiye de bu hakikat mücadelesinin tasiyicisi olan Recep Tayyip Erdogan liderliginde tarihteki serefli yerini alacaktir kuskusuz.” dedi. “Vatandaslarimizi her türlü asiriliktan korumak, devletin baslica görevi” Dijital fasizmin bir diger boyutunun da bir avuç sirketin özgürlük adi altinda kendilerini kanunlarin üzerinde konumlandirma gayreti oldugunu belirten Altun, su degerlendirmede bulundu: “Bildiginiz gibi Türkiye Cumhuriyeti olarak bu konuda düzenleme yapmaya çalistigimiz için içeride ve disarida olaganüstü bir baskiyla karsi karsiya birakildik. Son derece makul olan taleplerimiz, ifade özgürlügüne saldiri olarak lanse edildi. Açikçasi bu süreçte bazi muhalefet temsilcileri de bu küresel sirketlerin maasli sözcüleri gibi mesai yapti. Biz bu süreçte hem Türkiye hem de dünya için dogru bir is yaptigimizin bilinciyle saglam durduk. Her türlü baskiya gögüs gerdik. Dünyanin hiçbir yerinde sinirsiz özgürlük diye bir sey olamayacagini söyleyip, egemenligimize saygi gösterilmesini istedik. Neticede mesru taleplerimizin ilgili sirketler tarafindan kabul edildigini hep birlikte gördük. Ayni sekilde, özgürlük ve hosgörü gibi kavramlarin escinsellik propagandasi için yozlastirilmasina; bu yolla ailelerimizin ve çocuklarimizin hedef alinmasina kesin olarak karsi çikiyoruz. Vatandaslarimizi her türlü asiriliktan korumak devletin baslica görevidir. Bu tür çirkinliklerin özellikle gençlere ‘normal’ bir sey gibi sunulmasi, toplumsal düzenimize ve milletimizin asil karakterine yapilmis bir saldiridir. Bugün bu konuda birilerine hos görünmek için en ufak taviz verilmesi, gelecekte çok daha ciddi sorunlarla karsilasmamiza neden olacaktir. Buna izin vermiyoruz, vermeyecegiz.” “Dijitallesmenin kültürümüzü yutmasina izin vermemeliyiz” Altun, kamuoyunun sistematik sekilde manipüle edilmesinin ve algilarin olgularin önüne geçirilmeye çalisilmasinin her seyden önce demokratik siyasal kültürün ve siyasal katilimin düsmani oldugunu söyledi. “Bu girisimlere karsi hakikati, gerçegi, dogruyu savunmaliyiz.” diyen Altun, “Insanin bir toplumun üyesi olarak edindigi bilgi, inanç, sanat, ahlak, yasa adet ve diger kabiliyetler ile aliskanliklarini içeren o karmasik bütüne yani kültüre, kültürümüze sahip çikmaliyiz. Dijitallesmeye destek vermeli, ancak dijitallesmenin kültürümüzü yutmasina izin vermemeliyiz. Kültürün medyatiklesmesi, medyanin dijitallesmesi sadece günümüz siyasal atmosferini degil, kültürel zenginlik ve çesitliligini de olumsuz etkileyebiliyor.” ifadelerini kullandi. “Dezenformasyon bir millî güvenlik sorunudur” Yurt içi ve yurt disi kaynakli yalan haber akisinin ayni zamanda vatandasin devletle iliskisini zehirlemeyi, kurumlara olan güveni erozyona ugratmayi hedefledigini belirten Altun, söyle devam etti: “Bunu her gün tecrübe ediyoruz. Hakikat sonrasi veya post-truth olarak adlandirilan bu dönemde özellikle dezenformasyon direnci düsük olan kesimler kolayca etki altina alinabiliyor. Iste bu nedenle özellikle yurtdisi kaynakli dezenformasyonu bir ‘milli güvenlik sorunu’ olarak görüyor; buna karsi gerekli tedbirleri almaya çalisiyoruz. Bu konuda da son derece kararliyiz. Iletisim Baskanligi olarak bu konuda savunmaci ve pasif degil, agresif ve proaktif bir yaklasim benimsiyoruz. Tüm kurum ve kuruluslarimizin is birligi ve esgüdüm içerisinde dezenformasyonla mücadele etmesini hedefliyoruz. Bu hedefimizi ulusal ve uluslararasi boyutta plan ve projelerle tahkim ediyoruz. Ülkemiz, Sayin Cumhurbaskanimizin liderliginde nasil sessizlerin sesi, mazlumlarin hamisi haline geldiyse, iletisim alaninda da hakikat mücadelesinin en ön saflarinda yer alacaktir.”   Fahrettin Altun, bu noktada veri güvenliginin de son derece hayati bir unsur oldugunu belirterek, “Türkiye’nin verisinin Türkiye’de kalmasi için gereken tüm önlemleri almak, tüm adimlari atmak zorundayiz” dedi. Bu açidan son haftalarda bir haberlesme uygulamasinin aldigi karar sonrasinda yasanan sürecin sevindirici oldugunu dile getiren Altun, “Bu süreçte hem Cumhurbaskanligimiz hem de diger kurumlarimiz medya bilgilendirme gruplarini yerli ve milli uygulamamiz BiP’e tasiyarak bu harekete destek oldu. Yalnizca Türkiye’nin degil, Türkiye’nin dostlarinin yasadigi birçok ülkeden milyonlarca insanin bizim uygulamamizi tercih etmesi hiç kuskusuz bir gurur vesilesidir . Bu sürecin güçlü bir sekilde devam edecegini ümit ediyorum.” ifadelerini kullandi. “Yeni iletisim teknolojileri, Türkiye’nin tanitiminda önemli” Tehditlerle mücadele ederken, dijitallesmenin Türkiye’ye sundugu firsatlari görmezlikten gelinemeyecegine isaret eden Altun, “Ülkemizin hakli tezlerini her ortamda savunmak, özellikle milli güvenligimizi ilgilendiren konularla ilgili ulusal ve uluslararasi kamuoyunu dogru bilgilendirmek zorundayiz. Bu amaca ulasmak için elimizdeki tüm araçlari en iyi bir sekilde kullanmak, bunlardan faydalanmak durumundayiz. Bu itibarla yeni iletisim teknolojilerinin özellikle Türkiye’nin tanitimina önemli katkilarda bulunabilecegine inaniyorum.” degerlendirmesini yapti. Afyon HABERI