İngiliz aklının ürettiği en bulaşıcı fitne IRKÇILIKTIR.
Kendi inancının kardeş kıldığı insanları bile birbirine düşürerek kendisine hizmet eder hale getirmenin tekniği BÖL & YÖNET.
Küçücük bir adadan üzerinde güneş batmayan bir imparatorluk kurabilmenin altında yatan en büyük oyun bir ormanı sapı kendinden olan balta ile kesmektir.
16’sı direkt kraliyet ailesine bağlı, toplamda 37 ülke İngiliz milletler topluluğu olmuşsa insanlığın durup düşünmesi ve sorması gereken soru şu; Nasıl oluyor da bugün bile toplam nüfusu 30 milyon bile olmayan bir devlet 2,5 milyar nüfusu fiilen yönetir?
Bu yazımızın ana teması elbette tüm dünyanın en büyük FİTNE merkezi olan ANGLOSAKSONLAR değil ama konuya önce DOĞRU SORU ile başlamak için değinmek lazımdı.
Nasıl ki 1839-42 yıllarında koskoca ÇİN devletini AFYON ile uyuşturarak limanlarda ticaret imtiyazı ile sömürmeye başladı, Ortadoğu’yu da FİTNE ile önce imtiyazlar aldı sonra sömürmeye başladı.
Sözü Ortadoğu’ya getirmişken gelelim konu başlığımıza.
Önce birkaç isim aktaralım.
Mekke’de Haşimiler ve Beni Ümeyye, Medine’de Evs ve Hazreç, hicretten sonra Ensar ve Muhacir.
Kabile veya bölge farklılığından birbirlerine DÜŞMANLIK besleyen ÇÖL BEDEVİSİ bir kavmin bir inanç altında KARDEŞ kılınması (Hucurat 10) neticesinde dünya hâkimiyeti başlamıştı.
Daha sonra, “toptan Allah’ın ipine sarılın ve ayrılmayın” (Al-i İmran 103) eğer “ayrılır ve birbirinize düşerseniz gücünüz gider” (Enfal 46) gibi nice ilahi uyarı ve telkine rağmen yine de ANGLOSAKSON aklının FİKİR adı altında verdiği FİTNE mikrobunu kaptılar.
Şimdi gelelim güncel konunun tarihçesine.
29 Aralık 2023’te Riyad’da oynanması düşünülen kupa finalinin İPTAL edilmesinin altındaki TARİHİ ve SİYASİ sebepleri biraz anlatalım.
Görünür sebebi FIFA kurallarına uygun olmayan seremoni ve forma şekli olsa da işin iç yüzü hiçte öyle değildi.
Önce maçın yapılacağı ülkenin adının da geçtiği SUUD nedir ve kimdir üzerine birkaç kayıt düşelim.
Diriye emirliğinde (1726) Aneze kabilesinin Mesalih kolunun Al-i mukrin aşiretinin reisi Muhammed bin Suud (1744-1818) hem bir KABİLENİN hem de bir MEZHEBİN (Vahabilik/Selefilik) mutlak hâkim olduğu sözde devletin kurucusu.
Adı geçen bu kabile daha emirlik iken 1802’de Kerbela baskınında matem bir merasiminde 2000 Şii’yi katlederek Hz. Hüseyin’in türbesini yaktı ve orda bulunan tüm değerli eşyaları çaldı.
Daha sonra 1805’te Medine’yi, arkasından 1806’da Mekke’yi de işgal etti.
Bu durumu haber alan dönemin Osmanlı imparatoru II. Mahmud isyanı bastırması için mısır emiri Kavalalı M. Ali Paşa’yı görevlendirdi.
Kavalalı M. Ali Paşa oğlu TOSUN PAŞA emrinde ordu yolladı (1811) ve HİCAZ bölgesi Suud işgalinden kurtarıldı.
Ancak Diriye’ye çekilen Abdullah bin Suud tekrar ayaklandı, bu defada diğer oğlu İbrahim Paşa’yı görevlendirdi.
1818’de isyancı A. Bin Suud ve dört oğlu yakalanarak zincirlenerek payitahtta yollandı.
II. Mahmud yakalanan bu isyancı Suud ve oğullarını zincirlenmiş şekilde tüm İstanbul halkına gösterdi ve başlarını kestirdi.
Topkapı Sarayında SENG-İ İBRET (ibret taşı) üzerinde teşhir ettikten sonra Yeniköy kıyısından denize attırdı.
Osmanlıya ihanet eden Şerif Hüseyin’in oğlu FAYSAL’I Irak’a diğer oğlu ABDULLAH’I Ürdün’e kral yapılması Suud ailesinin de Arabistan’a kral olması İNGİLİZ aklı ile yapılan antlaşmanın sonucudur.
Aynı bölgede yaşayan ARAP kabilesi REŞADİLER ise sonuna kadar Osmanlıya sadık ve birlikte olmuşlardır.
Yukarda tarihinden kısaca bahsettiğimiz bu aile ve sözde devletinin bugün kendi tarih kitaplarında yazılanların neler olduğunu ve bizim hakkımızda neler düşündüklerini artık siz tahmin edin.
Oynanacak olan maçın iptali ardından özellikle sosyal medyada yapılan paylaşımların “işte bizi arkamızdan vuran ARAPLAR” şeklinde tezvirat yapanların tam bir Anglosakson İNGİLİZ aklı olduğunu gözden kaçırdıklarını görüyoruz.
Yaşanan bu olayın 1. Dünya savaşında Anadolu topraklarını işgal eden İNGİLİZLERİN, FRANSIZLARIN ve YUNANLILARIN Osmanlıyı oluşturan milletleri AYRIŞTIRMAK ve birbirine düşman ederek kendi yaptıkları İŞGAL ve ZULÜMÜ örtbas etmek için yapılan propaganda olduğunu görmemiz gerekir.
Konunun Arapların TÜRK düşmanlığı değil bir KABİLENİN Osmanlı düşmanlığı olduğunu gözden kaçırmamalıyız.
Aksi halde yazının başında referans verdiğimiz ayetlerin sebebi i nüzulü tekrar nüks etmiş olur.
Son yaşananlar da YERLİ İŞ BİRLİKCİLERİNİN yaptığı propagandasının sonucudur.
Burada yapılmak istenen GİZLİ niyet ARAP düşmanlığı üzerinden İSLAMOFOBİ olduğu bilinmelidir.
KUDUS ve HİCAZ Müslümanların ortak malıdır ne bir KABİLEYE nede bir DEVLETE ait olamaz.
Son söz: İngiliz ELİNİ KİRLETMEDEN düşmanını yeniyorsa bu DİLİNİ KİRLETİYORDUR demektir.
Yorumlar
Son Haberler