ÇALIKUŞU FERİDE ÖĞRETMEN

Ne mutlu ki kişisel hayatım iyi öğretmenlerin pek çok örneğiyle dolu. Münazaralar, sınıf önünde beş dakikalık hazırlıksız konuşmalar, kitap koluna, onur koluna seçerek, şiir okumaya, hatta yazmaya, sahnede sunuculuk yapmaya ve yazı yazmaya yüreklendirenler hep öğretmenlerimdi. Ki yazmaya, konuşmaya olan ilgime bakılırsa bendeki cevheri ya da eğilimi görmüş oldukları muhakkak.

İnsanız ve her birimizin her yaşta iyi örneklere, doğru yönlendirmelere, akıl fikir almaya neredeyse muhtacız. Çocuğun ilk ve temel okulu evidir elbette.

Şimdi okullu olduk
Sınıfları doldurduk
Sevinçliyiz hepimiz
Yaşasın okulumuz!

Hepimizin pek çok bilgiyi sosyal medya ve internetten edindiğini söyleyebiliriz. Evet bu kısmen doğrudur. Ancak üniversite yılları bitene dek sahici/hakiki sosyal ve psikolojik gelişiminin yuvası da okuldur.

Mesleğin gücüne inananlardanım! Çünkü mucizeleri ortaya çıkabilme potansiyeli var onun. Atatürk’ün “yeni nesil sizin eserinizi olacaktır !” sözü güçlü bir söz ve ödev! İstismar eden, pedagoji bilgisi kıt, “ne kadar ekmek o kadar köfte”yi hayat mottosu edinmiş kötü öğretmenler yok mu? Elbette vardır hatta var. Basından, medyadan okuyoruz, görüyoruz. Çocukluğumda ben de tanık oldum. Hatırladığımda hala kalbim sızlar. Ancak “kötü örnek örnek olmaz, örnek gösterilmez denir”. “….aklına karpuz kabuğu düşürmemek gerek. Olumluyu ve iyiyi kışkırtmak ancak iyi örnekleri konuşmak ve yazmakla, gündemde tutmakla mümkün.

Örneğin; taa lise yıllarında Manga müzik topluluğunun bateristini yüreklendiren bir müzik öğretmenidir. Bir akrabamı İstanbul Esenyurttaki (esenangles (esencılıs) diyor kendisi oraya) okulunda “mutlaka İngilizce, Almanca gibi bir dil öğrenin ve yurt dışında eğitim görmenin yollarını arayın” diyerek yön gösteren yine bir öğretmendir. Ve o gencin şu anda uluslararası bir şirkette başarılı bir mühendis olarak çalışmasında öğretmeninin payı vardır.

Anneciğim seni ben,
çiçeklerden yemişten,
sarı saçlı bebekten,
canımdan çok severim,
gitme hep yanımda kal,
beni kollarına al,
pembe gülden daha al,
yanağından öperim.

İlk okuduğum şiirdir yukarıdaki şiir. Önünde kocaman mavi bir balık işli kırmızı jilemin içinde 7 yaşında, okulda, anneler gününde …

Milli Eğitim Bakanlarından olan Hasan Ali Yücel, ülke çocuk ve gençlerini kastederek; “Anadolu’nun dağlarında tek başına açıp solan hiç bir çiçek bırakmayacağız” demiş. Hasan Ali Yücel’in “eğitimin bir ülke ödevi” olduğunun gayet farkında olduğunu görüyoruz.

Öğretmen ve okul bir çeşit “profesyonel aile”, koç ve mentordur. Öğretmenin yetkisi de etkisi de çok güçlüdür, sorumluluğu da ağırdır. O yüzden öğretmenlik bilgi, görgü ve hepsinden mühimi gönül işidir, gönül mesleğidir.

Tüm çocukları iyi bilen, merhametli öğretmenlerin öğretmenler günü kutlu olsun.

Dr. Kadriye IŞIKLAR Pürçek