Gözden kaçırmayın
“Bir ve Birlikte Hilale Doğru Türkiye’ toplantısı ilimizde yapılacakYurdumun her kösesinde yasayan aziz vatandaslarimiza, Türk ve Islam cografyalarinda birlik ve dirlik mücadelesiyle hayatlarini sürdüren kardeslerimize sevgi ve sükranlarimi sunuyorum. Türk milleti tarih boyunca bastigi topraklara silinmez sehadet çizgileri çekmis; bu suretle asilmaz ruh kalesi, yikilmaz inanç cephesi tesis etmistir. “Ölürsem sehit, kalirsam gazi” diyen bir milletin mukavemetini kiracak, muradini kirpacak, muvaffakiyetini kisitlayacak bir kuvvet dünya üzerinde henüz görülmemis ve tezahür etmemistir. Etmesini beklemek ise bos bir gayret, bosuna bir emektir. Bu vatan, inanmis vicdanlarin sükür duasi, toplu çarpan yüreklerin maddi nimeti, manevi ihtisamadir. Hz.Mevlana’nin semalarimizda uçusan manevi muhafizlarimizi takdim ve tarif eden su sözleri ziyadesiyle kayda degerdir. Diyor ki: “Görünüste sehit olmus amma gayb âleminde diri; düsmanin gözünde tutsak, hâlbuki kendi âleminde padisahlar padisahi.” Tarihi varligimizi birilerinin lütfuna borçlu degiliz. Bagimsizligimizi birilerinin sponsorluguyla kazanmis degiliz. Bu cografyayi çekilisten kazanmadik, bonus diye almadik. Kan verdik, can verdik, bu topraklara vatan dedik. Bas verdik, ömür verdik, bu vatana Türk dedik. Her karisini sühedanin damla damla dökülen kanlariyla bereketlendirdik. Kör bir taassup ve köhne bir tahammülsüzlükle üzerimizde hesap yapanlarin isik diye atese kostuklarini, eninde sonunda cayir cayir yandiklarini gördük. Ve de insallah yine görecegiz. Neyiniz var diye soranlara, onlarda bulunmayan, hiç tanimadiklari seref, onur, namus ve iman degerleriyle cevap verdik. Hayatin ve hadiselerin akis güzergâhini Merhum Cemil Meriç’in ifadesiyle söylersek, dünü yarina baglayan milli suurla kavramak zorundayiz. Geçmise baktigimizda, felaketlerin tuzagindan bu sayede çiktigimiz, musibetlerin tutsakligindan bu yolla siyrildigimiz hemen fark edilecektir. Suur varsa akil vardir, fikir vardir, çare vardir, azim vardir, atilgan ve çevik bir irade vardir. Yeri geldi isgallerle, yeri geldi isbirlikçilerle, yeri geldi envai çesit ihanetle mücadele ede ede milli birligimizi ve milli bekamizi muhafaza ettik. Dün yedi düvel sahillerimize üsüsmüs, vatan topraklarina kudurmus gibi saldirmisti. Bugün de ayni müstevli ve mundar emeller bu kez masalari vasitasiyla, kiralik tetikçileriyle karsimizdadir. Türk milleti tarihi düsmanlarinin bitmek ve kesilmek bilmeyen tahrik ve tasallut kampanyasina maruzdur. Bu tehdidi ciddiye almayan, bölücülük sorununu örtbas etmeye kalkisan, terörün konusulmasina karsi çikan, beka mücadelesini küçümseyen kim varsa en az eli silahli bir terörist kadar adidir, alçaktir. Özellikle ifade etmeliyim ki, hiyanetle haysiyet arasinda, terörle huzur ayriminda ikinci bir seçenek, tarafsiz bir alan veya ara bir durak yoktur. Terörü hilesiz veya hilafsiz kinayamayan, kurdugu cümlelere amalari, fakatlari el yapimi patlayici gibi konuslandiran, zevahiri kurtarabilmek amaciyla kanli örgütün adini anmaktan bile imtina edenler sadece korkak degil, sadece kokusmus degil, ayni zamanda terörün irili ufakli koçbaslaridir. Kitabin ortasindan konusacak olursak, bu koçbaslari esas itibariyle Türk milletine ve Türkiye’ye ait olan her degere mesafeli, her emanete hazimsizdir. Bunlarin hüviyetini biliyoruz, hesaplasacagimiz günleri de sayiyoruz. 10 Subat 2021 tarihinde Irak’in kuzeyinde bulunan Gara Bölgesi’ne yapilan Pençe Kartal-2 Harekati geçtigimiz Cumartesi günü tamamlanmistir. PKK/KCK ve diger terör örgüt mensuplarini etkisiz hale getirmek, sinir güvenligimizi emniyete almak, teröristler tarafindan kaçirilan vatandaslarimiz ile ilgili istihbari bilgileri teyit etmekle birlikte gerekli müdahalede bulunmak maksadiyla Gara Harekati planlanmistir. Yapilan açiklamalardan çikan sonuç da budur. Harekat süresince teröristlere ait barinak, siginak ve mühimmat deposu ile sözde karargah olarak kullanilan pek çok yer tahrip edilmistir. Ayni sekilde çok sayida terörist ihanetlerinin bedelini canlariyla ödemistir. Uluslararasi hukuktan dogan mesru haklarimiz sonuna kadar kullanilmistir. Dilegimiz teröristlerin pesinin birakilmamasi, döktükleri kanlarin hesabinin damla damla serefsiz varliklarindan sorulmasidir. Kandil’e bir safak vakti Türk’ün sanli bayragi dikilmeli, terör elebaslari magaralarina gömülmelidir. Mahmur’da kurulu bulunan terör kamplari yakilip yikilmalidir. Ayrica PKK’nin Irak-Suriye arasinda irtibat ve intikal sahalarindan birisi olan Sincar’in kisa süre içinde yerle bir edilmesi, özellikle örgütün nefes aldigi ve kontrolünde tuttugu Peshabur sinir kapisinin da temizlenmesi artik hayat memat konusudur. PKK köseye sikismis, kaçis ve kurtulus sansi önemli oranda azalmistir. Örgüt can çekistikçe, sonu göründükçe, yurt içinde ve yurt disinda zora girdikçe hiçbir canlinin yapamayacagi igrençliklere tevessül etmeye baslamistir. Gara Harekati’nda bizleri derinden üzen sehadetler yasanmistir. Millet ve vatan bu kahraman sehitlerimize minnettardir. 11 Subat 2021 tarihinde, teröristlerle girilen sicak bir çatisma sirasinda Yüzbasi Ertug Güler, Yüzbasi Burak Coskun ve Astsubay Kidemli Basçavus Harun Turhan sehit düstüler. Aziz sehitlerimizin al bayraga sarili naaslari Ankara’da dualar esliginde vatan topragina emanet edildi. Acimiz ve kaybimiz bu kahramanlarla sinirli kalmadi. Aldigimiz bir baska kara haber milli yürekleri adeta kasip kavurdu. Farkli tarihlerde PKK terör örgütü tarafindan kaçirilan 13 vatandasimiz, 13 masum insanimiz, 13 kahraman kardesimiz bir magara deliginde bas bölgelerine yakin mesafeden ates edilmek suretiyle sehit edildiler. Erhan Pekçetin, Aydin Günel, Sedat Yabalak, Vedat Kaya, Semih Özbey, Hüseyin Sari, Mevlüt Kahveci, Sedat Vardar, Ümit Gicir, Adil Kavakli, Müslüm Altuntas, Sedat Sorgun, Süleyman Sungur düsman tarafindan bir magarada katledildiler. Bu katliam yeryüzünde çok nadir görülen bir canavarlik örnegidir. Bir mih gibi çakildigi mili hafizadan asla çikmayacaktir. Suçsuz günahsiz, üstelik savunmasiz insanlarimiza kursun sikmak terörizmin tahammülü ve tarifi olmayan ilkel yüzünü tekraren desifre etmistir. Ey sereften ve namustan bihaber hainler, bu kadar mi alçaldiniz? Bu kadar mi insanlikla aranizi açtiniz? PKK/YPG’ye kol kanat geren sözde insan haklari savunuculari, özgürlük simsarlari simdi ne diyeceksiniz? Ne yazacaksiniz? Neyi anlatacaksiniz? Bu cinayetleri nasil tevil edeceksiniz? Gara’da akan kan alayinizi bogacak, biliyor musunuz? O magaradaki feryat figan sesleri alayinizi hüsrana ugratacak, farkinda misiniz? Bundan sonra terörle mücadele stratejisi bakimindan Gara öncesiyle Gara sonrasi inaniyorum ki ayni olmayacaktir. Bu sefer ates yalnizca düstügü yeri yakmayacak, PKK’nin yaninda yöresinde saf tutan kim varsa çembere alip tepeden tirnaga tutusturacaktir. Türk milletinin izzet-i nefsiyle oynamaya cüret etmenin bedeli, masum evlatlarimizin hayatlarina kast etmenin agir sonucu silahli eskiyaya, sehirlere tutunmus yandaslarina, elbet siyasi ortakçilarina felaket olarak yansiyacaktir. PKK terör örgütü ya silahlariyla birlikte ve son teröristine kadar güvenlik güçlerine teslim olup Türk adaleti önünde hesap verecektir, ya da azdan az çoktan çok gidecek, hainlerin kafalari kopartilacaktir. O mesum magarada aslinda Türk milletinin tamamina ates açilmistir. Kursunlar hepimize isabet etmistir. Biz görecegimizi gördük, çekecegimiz çileyi çektik. Acilara dayandik, siramizi savdik. Bundan böyle gerisini bölücüler, yardim ve yataklik yapan isbirlikçiler, eli ve vicdani kanli teröristler düsünmelidir. Herkes kulagini açsin ve bizim kim oldugumuzu dinlesin: Sahikalar üstünde meydan okur bu erler, Yaklasacak düsmana mezar olur bu yerler, Baglayamaz bir kuvvet bu kasirga milleti, Tarihlere sorun ki bize "Ölmez Türk" derler. Sehitler ölmez vatan bölünmez. Beseriyete mertligi ögreten bizleriz. Adaletle ve kudretle hükmeden bir ceddin ahfadiyiz. Teslim olmayiz her silah dogrultana, boyun egmeyiz her saldiri komutuna. Bu keder dolu günleri de asacagiz, içimize akittigimiz gözyaslariyla ihaneti bogacagiz. Gara’da sehit olan vatan evlatlarimiza Cenab-i Allah’tan rahmetler niyaz ediyor, terörle mücadelede yaralanip halen tedavisi süren kardeslerimize sifalar diliyorum. Basimiz sagolsun, vatanimiz sagolsun, milletimiz varolsun, devletimiz ilelebet yasasin dursun. Ve sonsuza kadar Tanri Türk’ü korusun ve yüceltsin. Muhterem Dava Arkadaslarim, Degerli Basin Mensuplari, Türkiye, terörün insanlik disi hunhar eylemleriyle 37 yildir mücadele halindedir. PKK, ihanet yoldaslari FETÖ ve YPG, seferberlikle ele alinmasi gereken milli güvenlik sorunudur. Agzi süt kokan bebeklerimizi öldürdüler. Analara, bacilara, babalara, dedelere, ninelere kiydilar. Asker demediler, polis demediler, korucu demediler, hepsine en küçük tereddüt geçirmeden saldirip kursun siktilar. Çocuklari yetim, gelinleri dul biraktilar. Sehirlerimizde canli-cansiz bomba patlattilar, silah ve uyusturucu kaçakligi yapip asayissizligi ve güvensizligi derinlestirmeyi amaçladilar. Yine sehirlerimizde çeteler kurup haraç toplamayi denediler. Ya pusu kurdular ya da sirttan vurdular. Arkasindan insan haklari dediler, özgürlük masalina sigindilar. Öyle bir noktaya gelinmistir ki, Türkiye’miz ne pahasina olursa olsun bölücülükle ve PKK terör örgütüyle yüzlesmek, hesaplasmak, bu kanli sayfayi açilmamak üzere kapatmak zorundadir. Ön sartsiz bir sekilde devletimize ve hükümetimize bu mücadelede destegimiz tamdir ve tartismasizdir. Sayet huzur istiyorsak, güvenligimiz kusursuz olsun diyorsak, terörizmin kumpaslarini bosa çikarmakla kalmamali, bu vatandan, bu ülkeden hainlerin tamamini söküp atmaliyiz. Bunun yaninda sinirlarimizda ve mücavir alanlarimizda tek bir örgütün tutunmasina izin vermemeliyiz. Bu ülkeyi seveni severiz, sevmeyeni cehenneme kadar yolun var deriz. Artik bir karar arifesindeyiz. Artik bir kavsak noktasindayiz. Cumhuriyet’in yüzüncü yildönümüne terörü bitirmis, bölücülügü yenmis, milli birlik ve kardeslik baglarini tahkim ve tescil etmis sekilde ulasmak durumundayiz. Bu amaç tarihe boyun borcumuzdur. Sühedaya vefamiz, ecdada baglilik irademizdir. Biliyorum, bu zor ve zahmetli bir süreçtir. Ancak Gara’da yasanan barbarlik bir kirilma anidir. Evlatlarimizin kursun yedigi mahalde, terörün elebaslari birer birer sallandirilmazsa yüreklerimiz sogumayacak, öfkemiz sönmeyecektir. Herkes tarafini ve tercihi yapmak mecburiyetindedir. Bölücülüge ve teröre sessiz kalarak her gün bir yerimizden mi koparilacagiz, yoksa kansizlarin, soysuzlarin kökünü mü kaziyacagiz? Sehit olan evlatlarimiza aglaya aglaya göz pinarlarimizi mi kurutacagiz, yoksa milletimize silah çekenlerin elini mi kiracagiz? Analarin bagirlarini yumruklamasini mi izleyecegiz, yoksa analarimizin evlatlariyla kucaklasmalarini mi saglayacagiz? Teröre siyasi ve ideolojik ikmal yapan, lojistik imkan sunan Türkiye düsmanlarinin suyunu mu kesecegiz, yoksa onlara basit ve siradan oy kaygilariyla göz mü yumacagiz? Ne yapalim, talihimiz buymus, terörle yasamaya alisalim mi diyecegiz? Yoksa terörün bütün sirretliklerini ve habis kamburlarini hayatimizdan çekip çikarmaya mi odaklanacagiz? Herkes nerede durdugunu gözden geçirmelidir. Pozisyonunu, niyetini, düsüncesini, iliski aglarini yeni bastan kontrol etmelidir. Demokrasiyi yozlastiranlara sessiz mi kalacagiz? Yoksa hakkin ve hukukun safinda toplanarak milletin çelikten iradesiyle günahkar bölücüleri dogduklarina pisman mi edecegiz? Bilinmelidir ki, dagda elde edilen stratejik ve mukayeseli üstünlügü TBMM’de kaybetmeye, TBMM’de eritmeye ne sabrimiz ne de tahammülümüz kalmistir. Türk devletinin ekmegini yiyip havasini soluyan, hazinesinden geçinip imkânlarindan yararlanan, sonra da dönüp bu devletin varligina dis bileyen, nifak saçan, suikast düzenleyen teröristlere güzellemeler yapan siyasi terör safralarinin yakasindan tutmak millet vekaletinin iffetini tasiyan her muhterem milletvekili için namus meselesidir. Bebek katiline sayin diyen milletvekilleri istemiyoruz. Teröriste gerilla diyen milletvekillerine katlanamiyoruz. Sirtini PKK’ya, YPG’ye dayayan, terörist cenazelerine katilan, icazeti Kandil ve Imrali’dan alan hainlere milletvekilligi haramdir görüsündeyiz. Yeter artik, sabir tasi çatladi, biçak kemige dayandi. Bu mesele var olus yok olus meselesidir. Ip inceldigi kadar incelmistir, kopacagi varsa zaten kopacaktir. Gözümüzün içine baka baka hala provokasyonlarini devam ettiren mazbatali teröristlerin bulunduklari mekan; dualarla, Kuran-i Kerim tilavetleriyle, kurbanlarla ve bir Cuma günü açilan Gazi Meclis olamaz, olmamalidir. Ordular kurup ordular yöneten, Milli Mücadele’den yüz akiyla çikip Cumhuriyet’i ilan eden bu kutlu çati altinda düsmana methiyeler düzen suçlularin ne isi vardir? Gara’da, savunmasiz evlatlarimizin kafalarina kursun sikan serefsizlere sempati besleyenlerle, tasmalari Kandil tarafindan tutulan günahkar müptezellerle ayni yerde nasil bulunacagiz? Hak midir bu? Reva midir bu? Adalet midir bu? Eger onlarin demokrasi mücadelesi içinde olduklari iddia ediliyorsa, sorarim sizlere bizim yaptigimiz nedir? Onlar siyaset yapiyorsa bizim yaptigimiza ne demek lazimdir? Gara vahsetiyle ilgili bir HDP Milletvekili, üstelik bayan, aynen söyle diyor: “Biz baris dedikçe saldirdilar. Esir kampini Türkiye bombaladi ve öldükleri anlasilinca durdular. Savas tezkerelerine evet diyenler simdi agit yakiyor.” Be hey milletvekili müsveddesi, siz kimsiniz? Saldiran kim? Neyin barisindan bahsediyorsun? Esir kampi nerede? Esir ne demek? Türkiye’nin kendi evlatlarini bombaladigini nasil söyleyebildin? Hiç mi vicdan yok sende? Hiç mi insan sevgisi kalmadi yüreginde? Bu kadar mi insanliktan koptunuz? Bu kadarda mi esfele safilinlige talip oldunuz? Bir baska HDP Milletvekili de su namert ifadeleri kamuoyuyla paylasmis: “Mesele kim olursa olsun insani yasatmak olmaliydi, ölümle çözüm olmaz, insanlarimizi yasatmaliyiz.” Bu sözlerde PKK’ya bir tepki var mi? Hangi insani yasatalim diyor? Özne kim ya da kimlerdir? Çözüm olarak görülen nedir? HDP’li bir yöneticiden Gara katliamini kinayan; hadi bunu geçtik, insanlik namina elestiren ciliz da olsa bir itiraz duyaniniz oldu mu? Ben duymadim, duyacagimi da hiç zannetmem. HDP Merkez Yönetim Kurulu’nun açiklamasi ise tam bir ikiyüzlülük, çirkeflik ve suçluluk telasidir. Su ifadelere lütfen dikkat ediniz: “Milli Savunma Bakani Hulusi Akar’in gece yarisi yaptigi açiklamada 13 vatandasin naasina ulasildigi ifade edilmistir. Operasyon sirasinda bu kisilerden ayri olarak 50’yi askin insanin hayatini kaybettigi de verilen bilgiler arasindadir.” Bunlarin insan dedikleri teröristtir, ayak takimidir, emperyalizmin usaklaridir, katildir, canidir, haindir. Elbette imhalari vaciptir. Hala suya sabuna dokunmayan, gevsek ve her yere çekilen beyanatlarla milletimizin sabrini test etmenin hesabini yapiyorlar. HDP, geçmisteki sözde diplomatik çabalardan bahsediyor. Neyin diplomasisi, kiminle diplomasi, Allah için söyleyiniz, terör örgütüyle diplomasi ne zamandan beri söz konusudur? HDP diyor ki, “Iktidar kayiplarin ailelerine ve topluma hesap verme konumundadir.” Utanmazlar, yüzsüzler, PKK’nin degil, iktidarin hesap vermesi gerektigini ileri sürüyorlar. HDP, PKK’nin giris kapisi, bagaj kapagidir. HDP, PKK’nin mekapi çikarip kundura giymis halidir. Yani HDP, PKK’nin ta kendisi, aynadaki akisidir. Kaldi ki seri bir katilin isledigi cinayetleri lanetlemesi abesle istigaldir. HDP’nin ipi ve iradesi Kandil’dedir. Peki tüm bu olan bitenler karsisinda HDP’nin kapatilmasina yönelik kisa metrajli üç maymun oyunu sahne almaya inat ve israrla devam edecek midir? HDP kapatilmadan, PKK’nin ayagini TBMM’den kesmenin bir baska formülünü bilen ve bizi de bilgilendirmeye hazir olan aslan parçasi bir demokrat var midir? Gara katliamiyla ilgili Türkiye’yi suçlayan, magaranin bombalandigini ileri süren bölücü milletvekillerinin Gazi Meclis’ten tasfiyesi bugün degilse ne zaman yapilacaktir? Ankara Cumhuriyet Bassavciligi’nin bu kapsamda açtigi sorusturmayi hayirli bir gelisme olarak degerlendiriyor, taviz verilmeden alayinin üstüne gidilmesini temenni ediyorum. Bu milletvekillerinin ve diger HDP’lilerin milletin vergileriyle aldigi maas haramdir, zikkimdir. Ve bu HDP’nin kapatilmasi için zaman kaybetmek devletimizin egemenlik haklarina ileri düzeyde zarardir. Degerli Milletvekilleri, Siparis haberciligin önde gideni, bölücülügün amigosu Halk TV’nin sosyal medyadan Gara’yla ilgili yaptigi su paylasima lütfen kulak veriniz: “Baslarindan vurulmuslar: Irak’ta bir magarada 13 vatandasin naasi bulundu.” Bir baska paylasimi da su sekildedir: “PKK’nin öldürdügü 13 esirle ilgili kimlik tespitleri basladi.” Bölücü terör örgütünün kaçirip alikoydugu vatan evlatlarina esir demek halkin agzi degil, hiyanetin, hüsranin, husumetin agzidir. Halk TV, tipkisinin aynisiyla PKK TV’si haline gelmistir. Ya HDP’nin dostu olan CHP’ye ne demeli, bu partinin yönetimine musallat olan HDP lobisini nasil degerlendirmeli? CHP Genel Baskani Kiliçdaroglu basta olmak üzere, kes kopyala yapistir türünden taziye mesaji yayimlayan CHP’li yöneticilerin PKK’yi açikça, dosdogru biçimde ve ismini zikrederek lanetlemedigi anlasilmistir. PKK’yi afise etmeden, yalnizca terör örgütü sözleriyle melanet terör saldirisini kinamak kirli ve kurnaz bir taktiktir. Akillarinca ittifak ortaklarini rahatsiz etmek istemiyorlar, ama sehitlerimizin kemiklerini sizlatmaktan da gocunmuyorlar. Böylelikle dostlar birbirlerini yalnizca alisveriste görürken, alinganlik gösteren, darilan, kirilan veya küsen de akillarinca olmayacaktir. Hesap budur, plan budur, danisikli dövüs açiklamalar buna hizmettir. CHP yönetimine sesleniyorum; Gara katliamcisi PKK’yi saklamak ne size ne de gayri mesru dostunuza hiçbir sey kazandirmayacak, bilakis aziz milletimizin gözünden ve gönlünden daha da düsürecektir. Korkmayin, çekinmeyin, HDP’ye ve bölücü terör örgütüne verilmis bir sözünüz yoksa PKK’ya katil demek, eskiya demek, terörist demek, cani demek size ancak onur, ancak seref, millet nezdinde de itibar kazandiracaktir. Fakat arkadan dolanarak, kapi kapi dolasarak ne kizi vereyim ne de dünürü küstüreyim havasindaysaniz, biliniz ki, ya nal toplarsiniz ya da yal paklarsiniz. Türk milleti böylesi bayat numaralari yutmaz. Ucuz etin yahnisinin yavan olacagini gayet iyi bilir. CHP’yle birlikte terörist Demirtas’i neredeyse demokrasi kahramani haline getiren sözde aydinlar, merak içindeyiz, Gara’ya ne diyorsunuz? Bakiyorum da hiç giginiz çikmiyor, ortaklikta görünmüyorsunuz. Hiçbir zaman unutulmayacak Gara katliamina Bogaz’in iki yanina yuvalanmis kaymak tabaka, ayricalikli kesim, mutlu azinlik nasil yaklasiyor? Beyzadelere soruyorum, nasil, manzara güzel mi oralarda? Martilar uçusuyor mu ortamlarinizda? Bogaz’a bakip bakip demlenirken insan haklari ve özgürlük edebiyatini da meze yapiyor musunuz? Salgindan dolayi yasanan ekonomik zorluklari siyasi faturaya tahvil etmek için fellik fellik ortalikta gezen, partimizde görev yaparken tek bir esnafin dahi elini sikmadan duvar diplerinden gidip gelen IP’in baskani terörist Demirtas ile kahvalti programinda bulusmanin hala hevesinde midir? Kalemlerini zehire batirip kullanan kiralik yazarlar, dönem dönem insan haklari ve özgürlük nöbetine tutulup ellerine tutusturulan zillet metinlerine toplu imza atanlar geldigimiz bu asamada Türkiye’nin yaninda duracak fikri ve milli namusu gösterebilecekler mi? Terörizmi telin edebilecek yürekliligi sergileyebilecekler mi? Teröriste ve terör örgütlerine karsi tavir alamayanlar ihanete teslim olmus, rezalete omuz vermis, kanli eylemlere koltuk çikmistir. Gara katliamina 2023 senaryosu diyen emekli asker, senin her yerin senaryo, her tarafin zehir, her sözün zelil, her seyin sahtedir. Önemle alti çizilmesi gereken bir husus vardir: PKK’nin Kürt kökenli kardeslerimle iliskilendirilmesi ayip ve skandal bir yanlistir. Türk milletinin asil ve onurlu mensubu olan Kürt kökenli kardeslerim, kalleslige onay vermez, ihanete olur vermez, evlatlarini daga sürükleyen canilere tamam demez, devletine ve milletine cephe alan vampirlere asla dayanak olmaz. HDP, Kürt kökenli kardeslerimin degil, PKK’nin suç ortagi, hiyanet temsilciligidir. Gara’da savunmasiz 13 vatan evladinin kafalarina kursun sikilmasi, mesela Diyarbakir annelerinin asla tasvip edecegi bir olay degildir. Onlar HDP’den evlatlarini istiyorlar. Onlar HDP’nin bina içinde kaybolan evlatlariyla ilgili büyük bir mücadele veriyorlar. Bu HDP insan kaçakçisidir, terörist devsirme ve daga sevk zincirinin kumanda odasidir. HDP’yle hesaplasmadan, PKK’yi bitirdik, yok ettik, mahvettik diyemeyiz. Bu itibarla HDP’nin kapatilmasi elzemdir, Yargitay Cumhuriyet Bassavciligi inaniyorum ki geregini yapacaktir. Ve tarih önünde yapmak durumundadir. IP’in baskani, HDP’nin kapatilmasi konusunda avam bir dil kullanarak üçkâgit yapildigini iddia etmis. Üslubu beyan, ayniyle insandir. Biz kimin üçkâgit yaptigini, kimin sinsi sinsi siyasi film setlerinde figüranliga özendigini geçmis tecrübelerimize istinaden iyi biliyoruz. IP’in baskani, HDP’yi Kürt siyasi hareketi olarak degerlendiriyor. Kapatilmasinin da kendileriyle alakali olmadigini söylüyor. Öyle ya, ittifak ortaklari birbirinin ayagina hiç basar mi? Birbirlerinin tavuguna hiç kis der mi? Bu sahis, cehaletine yanmiyor da, bize ne yapacagimizi anlatiyor. Hiç merak buyurulmasin, CHP ile IP rahat olsunlar, olacaklar da zorlarina gitmesin. Sayet bize bir görev düserse, ki bu zaman yakindir, Milliyetçi Hareket Partisi Siyasi Partiler Kanunun 100’üncü maddesinden kaynaklanan hakkini tam ve eksiksiz kullanarak tarihi müracaatini mutlaka yerine getirecektir. Degerli Milletvekilleri, 20 Mayis 2016 tarihli ve 6718 sayili Kanun’un 1’inci maddesiyle Anayasa’ya eklenen geçici 20’inci maddenin kabul tarihi itibariyle, TBMM Karma Komisyon Baskanligi’na ulasmis dosyalar hakkinda Anayasa’nin 83’üncü maddesinin ikinci fikrasinin birinci cümlesinde yer alan yasama dokunulmazligina iliskin hükmün uygulanmayacagi düzenlenmisti. Bilahare Istanbul Cumhuriyet Bassavciligi 19 Agustos 2016 tarihinde CHP Milletvekili Enis Berberoglu hakkinda iddianame hazirlamis, nihayetinde Istanbul 14’üncü Agir Ceza Mahkemesi’nde kamu davasi açilmistir. Bahse konu mahkeme tarafindan 14 Haziran 2017 tarihinde verilen kararda, siyasal ve askeri casusluk maksadiyla ya da iç veya dis siyasal yararlari bakimindan gizli kalmasi gereken bilgileri açiklama suçundan sözü edilen CHP Milletvekiline 25 yil hapis cezasi verilmisti. Bu karari ise Istanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2’inci Ceza Dairesi 13 Subat 2018’de kaldirmis, fakat devletin güvenligi ya da iç ve dis siyasal yararlari bakimindan gizli kalmasi gereken bilgileri açiklama suçunu kabul ederek 5 yil 10 ay hapis cezasina hükmetmisti. Temyiz sürecinin devam ettigi zaman diliminde bu kisi tekrardan milletvekili seçilmis, milletvekilliginin kesinlesmesini müteakip Yargitay 16’inci Ceza Dairesi yargilamanin durdurulma talebini reddetmisti. Arkasindan Yargitay’in anilan dairesi Bölge Adliyesi Mahkemesi’nin mahkûmiyet kararini onamisti. Bu CHP’linin milletvekilligi 4 Haziran 2020 tarihinde mahkûmiyet kararinin Genel Kurul’da okunmasiyla sona ermistir. Ne var ki, Anayasa Mahkemesi 17 Eylül 2020 tarihinde konuyla ilgili olarak, kisi hürriyeti ve güvenligi ile siyasi faaliyette bulunma haklarinin ihlaline hükmetmistir. Ilk derece mahkemesi ise 13 Ekim 2020 tarihinde ilgili sahis hakkinda yeniden yargilama yapilmasina yer olmadigi karariyla ilk görüsünde direnmistir. Anayasa Mahkemesi 21 Ocak 2021 tarihinde tekrar hak ihlali kararini açiklayarak tutumunda israr etmistir. Buna dayanarak Istanbul 14’üncü Agir Ceza Mahkemesi infazi durdurmus, yeniden yargilama talebini kabul etmis, dokunulmazligin kaldirilmasiyla ilgili fezlekeyi hazirlayarak Adalet Bakanligi’na göndermistir. CHP Milletvekili de geçtigimiz hafta Persembe günü TBMM’de görevine baslatilmistir. Bu anlattiklarim konunun hukuki mazisinin özetinden ibarettir. Anayasa Mahkemesi’nin bir kereye mahsus kabul edilen geçici 20’inci maddeyi yanlis yorumladigi açiktir. Kaldi ki, Anayasa Mahkemesi’nin yerindelik denetimi yapamayacagi da bilinen bir yasa kuralidir. Ne hikmetse hak ihlalleri hep saibeli ve hakkinda soru isaretleri olan isimlerle ilgili verilmektedir. Ayni Mahkeme, 25 Subat 2016 tarihinde Can Dündar, 9 Haziran 2020 tarihinde terörist Demirtas hakkinda hak ihlali yapildigini kararlastirmistir. 22 Mayis 2019 tarihinde de, Osman Kavala’nin tutuklanmasinin hukuki olmadigi gerekçesiyle kisi hürriyeti ve güvenligi hakkinin ihlal edildigine iliskin iddiayi da oybirligiyle kabul etmistir. Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlali kararlarini fütursuzca verirken milletin haklarini hiç hesaba katmadigi, dikkate almadigi çok net bir sekilde görülmektedir. Bu Anayasa Mahkemesi kime hizmet etmektedir? Kimin mahkemesidir? Hak konusu sirf Türkiye’nin anayasal düzenini bozmak için ugrasan ve ihanete kapi kullugu yapanlar için mi geçerlidir? Yurt disinda yasayan bir casusun nasil bir hakki vardir ki ihlal edilmis olsun? Bir teröristin ne hakki olacaktir ki, Anayasa Mahkemesi buna çanak tutsun? Bizim görüsümüz sudur: Anayasa Mahkemesi milletin mahkemesi olmayacaksa, Türkiye’nin egemenlik ve tarihsel haklarini çigneyenlere ihlal gerekçesiyle destek vermeyi sürdürecekse, derhal kendini feshetsin, basindaki zat da gecikmeden istifa etsin. Yeniden milli varligimiza layik, adalet ve hukuk ölçülerimize müzahir bir yüksek mahkemeyi kurmasini Allah’in izniyle basaririz, buna da muktediriz. Ne tuhaf bir tecellidir ki, Anayasa Mahkemesi’nin kararlariyla küresel çevrelerin ülkemize dikte ve dayatmalari manidar düzeyde benzerdir. ABD Disisleri Bakanligi Sözcüsünün, geçtigimiz hafta Osman Kavala’nin serbest birakilma çagrisinda bulunmasi egemenlik haklarimiza, hukukun üstünlügüne kategorik bir saldiri ve saygisizlik degil midir? Bagimsiz Türk mahkemelerine binlerce kilometre uzakliktan talimat vermeye cüret etmek nezaketsizlik, kabalik, gayri ciddilik, gayri ahlakiliktir. Hak eksenli bir yaklasimi benimsediklerini dile getiren Anayasa Mahkemesi Baskani’nin, milli haklarimiza cephe alan dis güçlere de diyecegi bir sey olacak midir? ABD’nin yeni yönetimi demokrasi diyorsa, hukuk diyorsa, bir yanda PKK/YPG’ye silah ve egitim desteginden vazgeçecek diger yanda da FETÖ’nün bütün elebaslarini Türk adaletine teslim edecek dürüstlügü gösterecektir. Bunun haricindeki her teklif nafiledir, tehditvari açiklamalar bosa kürek çekmektir. Diger bir mesele de sudur: ABD Disisleri Bakanligi’nin Gara Katliamiyla ilgili yaptigi açiklama PKK/YPG’yle kurduklari saibeli isbirligini adeta tescil etmistir. Bu açiklamada deniyor ki; “Eger Türk vatandaslarinin ölümünün, terör örgütü PKK tarafindan gerçeklestirildigi dogruysa, bunu olabilecek en güçlü sekilde kiniyoruz.” Demek ki, hala inanmiyorlar, çünkü islerine gelmiyor, haber kaynaklari da PKK’dir, bölücü çevrelerdir. Dünya üzerinde bir kusun uçusunu bile takip eden ABD’nin Gara vandalligini bilmemesi, ne yasandigini ögrenmemesi aklimizla alay etmek, PKK’nin degirmenine su tasimaktir. Yine ABD’li bazi senatörlerin Baskan Joe Biden’e 9 Subat 2021 tarihinde gönderdikleri ve Türkiye husumetiyle kaleme aldiklari karanlik mektup hakkimizi ve hukukumuzu karalama tesebbüsünden baska bir manaya gelmemektedir. ABD Senatosu’nun PKK ve FETÖ propagandasina alet ve araci olmasi garabet ötesi bir suursuzluk ve samimiyetsizlik örnegidir. 15 Temmuz’u sulandirma arayislari, terör saldirilarina gölge düsürme çabalari, Türkiye’nin bagimsiz karar almasini sabote etme gayretleri iki ülke arasindaki köprüleri dinamitlemektedir. Türkiye çok cepheli bir mücadele halindeyken, yüksek mahkemenin hak ihlali kisvesiyle haksizliga göz yummasi, ülkemizin elini kolunu baglamaya çalismasi vatan ve millet sevgisiyle bagdasmayan, adalet ve hukuk mantigiyla örtüsmeyen sorumsuzluktur. Çok sükür, Hakk’i biliriz hakkimizi da hiç kimseye çignetmeyiz. Türkiye’nin kuyusunu kazanlarin hakki degil, cezasi olmasi gerektigine inaniriz. Bir kez daha diyorum ki, CHP Milletvekilinin dokunulmazliginin kaldirilmasiyla ilgili konu Karma Komisyona ve Meclis Genel Kurulu’na geldigi takdirde Milliyetçi Hareket Partisi tutarli davranacak ve dokunulmazligin kaldirilmasi yönünde oyunu kullanarak tarafini gösterecektir. Muhterem Milletvekilleri, Kimin devasi oldugu, kimlere deva olacagi az çok belli olan ipotekli bir partinin baskani, Anayasa’nin ilk dört maddesinin tartisilabilecegini söylemistir. Anayasa’nin ilk dört maddesini tartismaya hazir olan sahsa tavsiyem, sen git önce kendini tartismayi dene, sicilini ve siyasi dönekligini tartismayi iste. Anayasa’nin ilk dört maddesi Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuki kimligi, kurulusunun ve kurtulusunun simgesidir. Bu kimligi tahrip etmeyi hayal edenler veya aklindan geçirenler ya HDP’ye kapagi atsinlar, ya PKK’nin dag kadrosuna katilsinlar, ya da Pensilvanya’da solugu alsinlar. Ilk dört maddeyi tartisacak babayigit henüz dogmadi, tartismaya hazirlanan, buna meyleden Babacan’i ise uyariyorum, böyle giderse tarihin ve milletin hismindan asla kurtulamaz. “Stratejik hedefimiz Ada’daki Türk isgalini bitirmektir” diyen Yunanistan Basbakani’yla, Anayasa’nin ilk dört maddesini mesele yapan çürük çarik zihniyet ayni muhasim çevrelerin piyonudur. Siyaset piyon isi degil misyon ve millete hizmetkarlik isidir. Allah aziz milletimizi bunlardan korusun, varligimiz ve birligimiz daim olsun. Geçen hafta sonu karsiladigimiz mübarek Üç Aylar’in aziz milletimiz ve Türk-Islam âlemi için hayirlara ve nice manevi atilimlara vesile olmasi dileklerimi ifade ederek sözlerimi bitiriyor, muhterem heyetinizi saygiyla selamliyorum. Afyon HABERI
Yorumlar
Yorum Yap