Bugün 14 Aralik 2020 Pazartesi. Yeni haftamizin ülkemize ve tüm insanliga hayirlar getirmesini temenni ediyorum. Kisitlamalar nedeniyle vatandasimiz basta ekonomik olmak üzere her yönden sikinti içerisindedir. Iktidarin yapmasi gereken vatandasina sahip çikarak, desteklemesidir. Bu destek baska ülkelerden önce kendi vatandasimiza verilmelidir. Bu destek 3-5 holdinge degil, 83 milyon vatandasimiza verilmelidir. Ancak görünen o ki; iktidarin önceligi vatandas degildir. Bunun son örnegi elektirik dagitim tarifesi ve perakende satis tarifesindeki düzenleme Basinda çikan haberlere göre Teblige göre dagitim ve tedarik sirketlerinin yil içinde yapacagi denetim, danismanlik ve müsavirlik giderleri, dava, mahkeme, avukatlik, icra ve arabuluculuk giderleri, noter harcamalari gibi isletme giderleri yüzde 7 artirilarak fatura hesabina dahil edilecek. Bu giderlerin disinda sirketlerin yapacagi haberlesme, seyahat ve konaklama harcamalari ile personel yolluklari, odalara ödedikleri aidatlar ve büro harcamalari da vatandasin elektrik faturasina eklenecek. Biz elektirik faturalarindaki kayip-kaçak bedeline, TRT payina, bakim-onarim bedeline, sayaç okuma bedeline razi degilken ve bunlarin vatandasa yüklenmemesi gerektigini dile getiriyorken simdi bir yük daha yüklenecek. Konaklama, seyahat, haberlesme, ilan vs. yani akliniza gelen ne masrafi varsa vatandastan alinacak. Keyfi sayilabilecek masraflari bile. Konustuklarinda adaletten ve kul hakkindan söz eden, her firsatta garip-gurebadan söz eden iktidarin bu karari adil midir? garip-gurebadan yana mi yoksa zenginden yana midir? Bu sorulari cevabini aziz milletimizin takdirine birakiyorum. ASI ÜRETECEK FIRMALARIN SICILI BOZUK. Iktidar vatandasin ekonomisini düsünmek zorunda oldugu gibi sagligini da düsünmek zorundadir. Abartilmis bir virüs için alinan sözde tedbirlerin vatandasin sagligina daha çok zarar verdigini göz önünde tutmalidir. Sürekli pompalanan korku ile insanlarin asiya yönlendirilmesine müsaade etmemelidir. 3.faz denemeleri yapilmamis, yan etkileri bilinmeyen, hatta içerigi bile bilinmeyen asilarin yapilmasina müsade etmemelidir. Insanimizin ‘ucuz denek’ olarak kullanilmasina asla izin vermemelidir. Begenmezsek geri göndeririz gibi bir basitlik içinde asla bulunmamali, ortaya çikabilecek sorunlari önceden görebilmeli ve riski en aza indirmelidir. Bunun için asi üreticisi firmalarin geçmislerine bakmak gerekmektedir. Asi çalismalarinda adi geçen sirketlerin sicilleri hiç te temiz degildir. Yasadisi deneylerle ölüme neden olma, ruhsatsiz ilaç satisi, santaj ve tehditle hakkindaki davayi etkileme gibi birçok konuda hakkinda açilan davalar, bu davalardan kaynakli ödedigi milyarlarca dolarlik tazminatlar karsimiza çikmaktadir. Bu asi sirketlerinin hepsinin içinde Bill Gates’in ortakligi mevcuttur. Onun için diyor ki; “uluslararasi bir asi olsun da hangisi olursa olsun fark etmez” diyor. Fark etmez tabi hepsi kendi sirketi ister Çin olsun, ister ABD. bu açidan bu sirketlerde çalisarak asiyi icat edenin etnik kimligi de bir anlam ifade etmez. Ister Türk olsun ister Alman. Sonuçta Gates’in emirleri altinda ve o’nun istegi dogrultusunda bir çalisma yapilacaktir. Asinin uygulanacagi insanin kimliginin de bir anlami yoktur. Dünya nüfusunun 500 milyona düsmesi için yakin zamanda Türk’ünde ölmesi gerekecek, Arap’inda, Fransiz’inda. ASI IÇIN ZORLAMA YAPILAMAZ. Asi hakkinda pek çok soru isareti varken iktidar asi olmak istemeyen vatandasini ne direkt, ne de dolayli olarak asiya zorlamamalidir, zorlayamaz. Sonuçta asi tibbi bir müdahaledir ve tibbi müdahale rizasiz yapilamaz. Saglik Bakani’nin “vatandasimizi asiya zorlamayacagiz, ikna edecegiz” ifadesine açiklik getirmesi gerekmektedir. Asi olmayanin kamu kaynaklarindan yararlanamamasi bir ‘ikna’ midir? Seyahat hakkinin kisitlanmasi bir ‘ikna’ midir? Netice itibari ile HES kodu almak mecburi degildir ama kod olmadan kamu binalarina giris dahi yapilamamaktadir. Söz ettiginiz ‘ikna’ böyle mi olacaktir? DÜNYA SAGLIK ÖRGÜTÜ DAYATMALARINA HEP BIRLIKTE KARSI ÇIKMALIYIZ. Tarihimize baktigimiz zaman kazandigimiz tüm zaferler güce teslim olarak degil, güce karsi direnerek kazanilmistir. Hangi sart altinda olursa olsun baski ve dayatmalara teslim olmamis, bagimsizlik ugruna gerektiginde hayatimizi bile feda etmis bir milletiz. Bugün geldigimiz noktada Dünya Saglik Örgütü’nün dayatmalarina da asla müsaade etmemeliyiz. Bu örgütün geçmisi de, icraatlari da kirlidir. Burada iktidara düsen görev ne pahasina olursa olsun dayatmalara karsi direnmektir. Saadet Partimiz dahil tüm muhalefet partilerine düsen görev gereksiz çekismeleri bir kenara birakarak bu dayatmalari kabul etmediklerini bildirmektir. Zira isin sonucunda dünya tek merkezden yönetilecek, su anda gelmek istediginiz iktidar makami diye bir makam olmayacaktir. Vatandasimiza düsen görev ise bilim kurulunun ve ya Dünya Saglik Örgütü’nün her söyledigini sorgusuz sualsiz kabul etmeyip sorgulamaktir. Farkli fikirler beyan edenleri düsman görmeden hakli olabilir mi? dogru olabilir mi? diyerek dinlemeli, gerçegi bulmak için kafa yormaktir. Unutmayalim ki Siyonizm; Saadet partiliyi de köle yapmak istiyor, Ak partiliyi de, Cumhuriyet Halk partiliyi de. Bu düsüncelerle hepinize tesekkür ediyor, hayirli günler diliyorum. Saadet Partisi Afyonkarahisar Merkez Ilçe Baskani Orhan Arslan.
Yorumlar
Yorum Yap