Insan Haklari Evrensel Bildirgesi’nin Birlesmis Milletler Genel Kurulu’nda ilan edilmesinin üzerinden 72 yil geçmistir. Bildirge, insan haklarini koruyup gözetmeyi, her insanin, her örgütün ve devletlerin uymak zorunda olduklari temel ilke olarak benimsemistir. Ancak, evrensel degerleri ayakta tutmak, insani korumak, haklarini savunmak idealiyle gündeme getirilen ve tüm dünyaya ilan edilen bu bildirge, maalesef insanligin hiçbir magduriyetine çare olmamis, olamamistir. Bu bildirgenin varligina ragmen, insanlik, ne yazik ki önleyici, etkin bir irade gücü ortaya koyamamistir. Bugün dünyanin birçok cografyasinda emperyalist güçler sömürü düzenlerini devam ettirmekte, insani degerlere karsi saldirilar sürmekte, hak ihlalleri dayanilmaz boyutlara ulasmaktadir. Bazi cografyalarda savas normal hayat düzeni, terör gündelik olay, mültecilik kader; baris, huzur ve adalet sira disi bir hâl almistir. Haksizlik, sömürü, açlik, ölüm, siddet, istismar siradan; hukuk, adalet, esitlik sira disi olmustur. Haksizlik artik bireysellikten çikmis, bazi ülkelerin yazgisi hâline gelmis; siddet kaniksanmis, zulüm egemenlik enstrümanina, körlük ve sagirlik bir iletisim biçimine dönüsmüstür. Srebrenitsa’da, Hocali’da, Halepçe’de, Dogu Türkistan’da yasanan soykirimlar bu dünyanin gözü önünde gerçeklesmis; Filistin, Irak, Afganistan, Suriye, Libya göz göre göre isgal edilmis; iç savas, salgin ve açlik insanlik tarafindan Afrika’nin normal hâli gibi kaniksanmistir. Aylan Bebeklerin cansiz bedenleri sahile vuruyor, George Floydlar sirf ten renginden dolayi sokak ortasinda resmî üniformalilar tarafindan katlediliyor, Pierre Webolar maç esnasinda stadyumda irkçi saldiriya ugruyor. Islamofobi bilinçli bir sekilde yayginlastiriliyor, Peygamberimiz Hz. Muhammed’e (SAV) yapilan hakaretlere baska konularda özgürlük savunucusu, baris elçisi olanlar sagir ve dilsiz kaliyor. Mescid-i Aksa’ya yönelik çirkin saldirilar karsiliksiz kaliyor. Bütün bunlar göstermektedir ki, basta Bati olmak üzere, birçok devlet için bazi temel insan haklari bile sadece kendileri için geçerlidir. Dünya, insan haklari konusunda bu ‘Aralik’ta da sinifta kalmistir. Bugün dünyanin vicdanli tüm insanlarinin, uluslararasi kuruluslarin, hükûmetlerin önündeki en büyük görev, insanligi tehdit eden tehlikelere karsi tedbir almak, maddi ve manevi tüm tahripleri ortadan kaldiracak adimlari atmaktir. Siyasetçilerin, sivil toplum örgütlerinin, medyanin ve münevverlerin bu konuda sorumlulugu büyüktür, hassasiyetleri de o oranda yüksek olmalidir. Egitim-Bir-Sen olarak, hak ve özgürlük mücadelemizde, hayat hakkinin kutsal, masum bir insani öldürmenin bütün insanligi öldürmek gibi oldugu bilinciyle her cografyada hayati savunduk; insani yasat ki devlet yasasin anlayisiyla emek mücadelesi verdik; afette, magduriyette, kimsesiz bir el gördügümüz her yerde ‘biz buradayiz’ dedik. Barisin, adaletin ve özgürlügün savunuculugunu yaptik. Ayni ideallere inananlarin dayanisma içerisinde, adil olanlarin daha güçlü, emegin daha kiymetli oldugu; hiçbir insanin magduriyet ve mahrumiyet yasamadigi bir dünya temennisiyle… Mustafa ARSLAN Memur-Sen Il Temsilcisi Egitim Bir-Sen Sube Baskani
Yorumlar
Yorum Yap