Gözden kaçırmayın

Gurbetin Başkenti Emirdağ’a Sri Lankalı Turistlerden Ziyaret Video HaberGurbetin Başkenti Emirdağ’a Sri Lankalı Turistlerden Ziyaret Video Haber

2020 yili Pandemi nedeniyle gerek esnaf gerekse vatandas açisindan zaten oldukça sikintili geçmekte idir.  Döviz kurlari nedeniyle vatandasin alim gücü düsmektedir. Bunun hayvancilik ve tarim üzerine yansimasi ise daha trajik olmaktadir. Zincirin ilk halkasi olan Hayvancilik açisindan en büyük maliyet kalemi kuskusuz yemdir. Döviz kurlari kaynakli artisin yaninda bir de yem hammaddesine gelen zamlar nedeniyle zaten kar edemez durumda olan yetistiricimiz artik hayvancilik da yapamaz hale gelmistir. Bu noktada 41-42 TL civarinda seyreden kesim fiyati da düsen alim gücü nedeniyle 36-37 TL bandina gerilemistir. Mevcut aci manzarada elinde besilik hayvani olan yetistirici ve süt üreticisi her gün zarar etmektedir. Yetistiricimiz hayvanciligi birakmanin yollarini aramaktadir. Eger yetistiricilikten kitlesel çikislar olursa gidanin stratejik öneminin daha da belirgin hale geldigi bu pandemi dönemindede daha sonrasindaki dönemdede et ve süt açisindan telafisi güç zararlar olusabilecegi gibi, toplumumuza özgü olarak ise en yakin Ramazan ayi ve Kurban bayraminda ibadet edemeyecek bir hale gelebiliriz. Yem konusunda hammaddenin temininde devletin ucuz bir sekilde hammadde temin etmesi ve örgütlü üreticiye kooperatifler, birlikler ve TMO vasitasi ile uzun vadeli ödeme imkanlari ile sunulmasi son derece önemlidir. Bunun yaninda gerek hayvan üreticisi gerekse imalat sanayiinin üstündeki kur baskisinin azaltilmasi, sucuk ve et ürünleri üreticisinin kullandigi baharat, bagirsak, ambalaj materyali gibi maddelerin ithal olmasi nedeniyle kur yüzünden olusmasina seyirci kalinan bu zararin tüketiciye kadar ulasmasina acilen tedbir alinmalidir. Bu tedbir alinmazsa olusacak manzarada bos besihaneler, bos üretim tesisleri, esnafin dükkânindaki bos raflar ve dolaplar, en sonunda vatandasin ve gelecek neslin bos buzdolabi ve bos midesi görülecektir. Bu bedeli gelecegimiz olan çocuklarimiza ve vatandasimiza ödetmeye hiçbir yapinin gücü yetmeyecektir. Hakki da yoktur! Bu nedenlerle gelecegin teminati olarak gördügümüz et ve süt sektörlerinin ayaga kaldirilmasi, siyaset ve bürokrasi eliyle vatandasa kesilen aci faturanin, üreticiye edilen zulmün, imalatçiya verilen azabin hizli bir sekilde ortadan kaldirilmasi gerekmektedir. Kaliteli besilik hayvan ve buna bagli olarak birinci sinif, saglikli ve ekonomik et ve et ürünleri üretilemezse ülkemiz ekonomik olarak biter ve ayaga kalkamaz hale gelir. Hayvancilik açisindan günü kurtarmaya yönelik tadimlik kabilinden yapilan destekleme adi altinda verilen paralarin yetmedigi, yapisal degisiklikler gerektigi asikardir. Bu noktada verilmesi gereken desteklerin devlet eliyle olusturulan ve kime hizmet ettigi belli olmayan kabadayilasan, haddini asan, dolandiriciliga dahi tevessül eden bir insaat ve hazir beton çetesine akitildigi herkesin malumudur. Hayvancilik ve et, süt sektörü hazir beton baronlarindan daha önemli ve kiymetli olmak zorundadir. Yüzbinlerin ekmek parasi kazandigi, memleketi doyuran bu sektör maalesef son 10 yilda iyice düsürülmüstür. Insaat ve hazir beton sektörüne verilen islerin ve destegin yüzde biri bile bu sektöre verilmemektedir. Adeta bütün ülke kendi yagimizla kavrulmaya çalisirken, Çiftçiye, üreticiye ve imalatçiya bu kavrulmanin hep atesi düsmüstür. Liyakatsiz ve kime hizmet ettigi bilinemeyen yöneticilere teslim edilen ve yönetimin baska karliliklari ugruna kurban edilmeye çalisilan bu sektörün zayiflamasi nedeniyle eskiden kuvvetiyle ve sagligiyla bilinen Türk milleti de çelimsiz bir beslemeye dönüstürülmektedir. Eger bu tablo bu sekilde devam ederse; Stratejik öneme sahip oldugu pandemi kosullarinda ayan beyan ortada olan gida ve içerisinde et ve süt sektörlerinde olusacak zarar dalgasi önce üreticiyi, sonra imalat sanayisini en sonunda da vatandasi yikacaktir. Zaten Pandemi döneminde uluslararasi ticaret durmustur. Hatirlarsaniz tüm ülkeler gida maddelerini önce kendi ihtiyaçlari dahilinde kullanmis ve birbirlerine vermemislerdir. Kendi halklarini düsünmüslerdir. Ülkemizde ise Bakan dahil bakanlik üst yönetiminin çiftçilikten, hayvanciliktan uzak insanlara teslim edilmesi nedeniyle ayrica bir liyakat sorunu ortaya çikmistir.  Bir tarlanin ekimini, biçimini bilmeyen, bir hayvanin dogumundan ölümüne dek verilen emegi bilmeyen bir bakanlik yapisi kabul ed ilemez. Tarim ve hayvanciliga profesyonel meslek olarak mensup kisilerin politika belirleyici ve yürütücü olarak bulunmadigi bir bakanlik yapisi ne kadar dogrudur. Bu ülkede bakanlik yapacak düzeyde Veteriner Hekim, Ziraat Mühendisi yok mudur? Tarim bakanligi gibi stratejik konularda ülkenin kaderini belirleyen bir bakanligin bakan makaminda oturan kisinin çiftçilikten, üreticilikten, hayvanciliktan bu denli uzak olmasi ve zincir marketlerin ve büyük sirketlerin yönetiminden gelmesi ne kadar dogrudur? Burada bir parantez daha açip sunu da ifade etmek lazim ki yillardir meclisin kapisinda bekletilen zincir marketlere iliskin yasanin derhal düzenlenerek üretici ve vatandas lehine gözden geçirilip, isletilmesi gerekmektedir; çünkü imalat sanayisinin malini alip satan zincir marketler 60 günlük vadelerini 120-150 günlere çikartmislardir. Bu sekilde üreticinin ve imalatçinin parasini pandemi kosullarini da öne sürerek gasp etmektedirler. Üreticiler ve Et imalat sektörü olarak biz fiyatta ve diger her türlü is için istikrar bekliyoruz. Mevcut siyasal iktidar 18 yildir istikrar diyerek devam ederken tarimi ve hayvanciligi bagli olarak gidayi dalgalara teslim edemeyiz. Soganin, patatesin bir mevsim bulunmadigi marketlerde kuyruk olarak alindigi, bir mevsimde ise maliyetinin kurtarmamasi nedeniyle tarladan çikartilamadigi bir Türkiye manzarasi istemiyoruz. Bir ülke düsünün ki; 24 saat içerisinde bakaninin istifa edip etmedigi bile belli olamayan bu noktada 3-5 ay sonrasini bir yil sonrasini hesap etmesi gereken üretici, imalatçi ve vatandas nasil önünü görebilecektir? Istikrar, istikrar, istikrar diyoruz. Ülkemizde kriz anlarinda tasin altina sadece elini degil tüm bedenini koyan bu sesin sahiplerine artik kulak verilmeli, sektöre acilen tedbir alinarak yardim edilmelidir. Bugün edilmeyecek bu yardim yarin kapimizi yokluk, sefalet ve hastalik olarak yine çalacaktir. Basta Ak Parti olmak üzere tüm siyasi partileri ve Sivil Toplum kuruluslarini en az terör sorunu kadar önemli olan ve milli güvenlik sorunu olan bu gida tedarigi ve üretimine iliskin sorununun çözümünde görev almaya çagiriyoruz.     IBRAHIM YÖRÜK AFYONKARAHISAR KASAPLAR VE SUCUKCULAR ODASI BASKANI