Bakan Bozdag, “O gün halk kazanmistir, darbeciler kaybetmistir. Türk milleti kazanmistir. Türk milletinin bagimsizligini, iradesini, hukukunu yok etmek isteyen güçler kaybetmistir. 15 Temmuz milletin cumhuriyete, demokrasiye, milli iradeye, hukuk devletine ve seçilmislere ölümüne sahip çikma iradesinin somut bir göstergesidir.” seklinde açiklamalarda bulundu. HALK KAZANDI DARBECILER KAYBETTI 15 Temmuz’larin bir daha Türkiye’mizde yasanmamasini Cenab-i Allah’tan temenni ediyorum. 15 Temmuz’da sahadete ulasan bütün sehitlerimi bir kez daha rahmetle, minnetle ve dua ile yad ediyorum. Ayrica bu vatani bize emanet eden bütün sehitlerimizi de rahmetle, minnetle yad ediyorum. Gazilerimize sihhatli, uzun ömürler diliyorum. Tedavisi devam edenlere de sifalar temenni ediyorum. 15 Temmuz 2016’da Fetullahci terör örgütü kurucusu, yöneticisi terörist basi Gülen’in onayladigi plan ve program dogrultusunda ve onun talimatiyla TSK içerisindeki FETÖ’cü teröristler ve onlara eklemlenen bazi unsurlarca baslatilan ve icraya konulan darbe tesebbüsü aziz milletimizin; ölümüne demokrasiye, insan haklarina, cumhuriyete, anayasal düzene, iradesine, seçilmis cumhurbaskanina, hükümetine ve meclisine sahip çikmasi sonucu basarisiz kilinmistir. Türkiye’de milletimiz kurtulus savasi yillarinda Atatürk’ün arkasinda birlik olarak nasil Anadolu’nun dört bir yanini isgal etmis olan Ingilizlere, Fransizlara, Yunanlara, Italyanlara, Ruslara bu topraklari dar edip düsmani Anadolu’dan çikarip yeni bir devlet kurmuslarsa millet o gün Atatürk’ün arkasinda bütün imkansizliklara ragmen ölümü göze alarak nasil bir olmus, beraber olmus ve düsmani yenmeyi basarmissa aradan geçen yaklasik yüzyil sonra bir kez de Türkiye’nin lideri Cumhurbaskanimiz Sayin Recep Tayyip Erdogan’in “Ben milletimin gücünün üzerinde güç tanimiyorum, halkimi meydanlara çagiriyorum, gelin oraya. Onlarda tanklariyla, toplariyla gelsinler ne yapacaklarsa orada yapsinlar.” çagrisina uymus ve liderinin arkasinda bütün görüs farkliliklarini bir tarafa birakarak yekvücut olmus, ölmeyi, sahadet mertebesine ulasmayi göze almis ve bu nedenle de o gün birlikte olan Türk halki darbecileri yendigi gibi o darbecileri yemleyen, onlara görev veren ve Türk milletinin üzerine salan bunlarin arkasindaki uluslararasi karanlik güçleri, onlarin tasmasini elinde tutanlari da yenmistir. O gün halk kazanmistir, darbeciler kaybetmistir. Türk milleti kazanmistir. Türk milletinin bagimsizligini, iradesini, hukukunu yok etmek isteyen güçler kaybetmistir. 15 Temmuz milletin cumhuriyete, demokrasiye, milli iradeye, hukuk devletine ve seçilmislere ölümüne sahip çikma iradesinin somut bir göstergesidir. TÜRKIYE’DE 15 TEMMUZ BIR MILAT OLDU Türkiye’de ilk defa bir darbe tesebbüsü halkin mücadelesiyle yenilmistir. Halkin gücü, tankin, topun, silahin, dis güçlerin ve bunlari kullanan hepsinin gücünün üstüne çikmistir. Halk darbeyi alt etmistir. Artik bir sey kesindir; Türkiye’de bundan sonra kim ne maksatla olursa olsun millete ragmen bir icraat yapabilme imkani yoktur. Türkiye’de 15 Temmuz bir milat olmustur. Neyin miladi? Cumhuriyetin, demokrasinin, milli iradenin, hukuk devletinin bu milletin ortak degerleri arasinda yer aldiginin miladi olmustur. Zaman zaman kendilerini cumhuriyetin, demokrasinin hamisi, muhafizi, müdafi gören çevreler var baskalarini da cumhuriyet düsmani olmakla itham eden çevreler var. 15 Temmuz göstermistir ki artik cumhuriyet de demokrasi de hukuk devleti de herhangi bir azinligin mali degildir, herhangi bir grubun muhafizligina, müdafiligine veya bir organin veya yerin, bir kisinin seyine ihtiyaci yoktur. Çünkü demokrasinin, cumhuriyetin ve hukuk devletinin sahibi 80 milyon aziz Türk milletidir, muhafizi da müdafi de bekçisi de aziz Türk milletidir. DEFTERLERININ DÜRÜLDÜGÜ TARIH O nedenle bundan sonra Türkiye’de demokrasiye, cumhuriyete, milli iradeye, Türk devletine kastedenler bir yeri yani TRT’yi, Genel Kurmay’i, Meclis’i ele geçirerek veya bir sehirde güç sahibi olarak veya bir yerde imkan sahibi olarak Türkiye’de bunlari yok etme imkani bulamayacaktir. 80 milyon insani tek tek ele geçirmeden Türkiye’nin ne organlarini ne kurullarini ne de anayasal düzenini ne de milletin sahip oldugu ortak degerleri kimse yok edemeyecektir. 15 Temmuz bu anlamda darbenin de darbecilerin de defterinin dürüldügü tarih olmustur. Türkiye’de artik kimsenin darbe yapamayacaginin, darbe yapmaya niyetlenen, kalkisanlarin da bizzat defterinin aziz Türk milleti tarafindan dürüleceginin dosta düsmana bütün dünyaya ilan edildigi tarihtir. O yüzden 15 Temmuz darbeleri ve darbecilerin artik millet tarafindan gömüldügü tarihtir. BUNLAR GÜYA DEMOKRAT Avrupa Birligi üyesi ülkeler demokrasi, ifade hürriyeti, insan haklari gibi konularda her zaman kendilerini daha yukarida gösteriyorlar ve Türkiye’yi ve Türkiye gibi ülkeleri sürekli itham ediyorlar. Türkiye’de suanda OHAL var. Ana muhalefet lideri Ankara’dan Istanbul’a adaleti istismar yürüyüsü yapti. Bir hakki kötüye kullandi ama Türk hükümeti, Türkiye’nin güvenlik güçleri OHAL olmasina ragmen bütün sürecin demokrasinin içerisinde islemesi için ve güvenlik içinde yürümesi için her türlü güvenlik tedbirini aldi. Ben simdi onlara sesleniyorum; Türkiye’de OHAL var. Türkiye’deki uygulama bu. Siz Türkiye’yi gazeteciler, falanlar filanlar isledikleri suçlar nedeniyle yargilaniyor diye suçluyorsunuz. Demokrasimizi, hukuk devletimizi, yargimizi itham ediyorsunuz ama Almanya’da, Türkiye’nin Sayin Cumhurbaskanimizin Türk toplumu ile bir araya gelmesine izin vermediler. Baska ülkelerde de Türk bakanlarin en son Avusturya’da, Hollanda’da örneklerini gördük. Türk bakanlarin orada bulunan Türk toplumuyla bir araya gelmesine izin vermediler. Bunlar güya demokrat, bunlar güya insan haklarinin zirvede oldugu ülkeler, bunlar güya ifade özgürlügünün Türkiye’den daha ileride oldugunu ifade edilen ülkeler. Islenmis bir suç var mi? Yok. Islenen bir suç var mi? Yok. Peki, ne olacak izin verdiginde bir bakan kendi topluluguyla bir araya gelip onlarla konusacak, hasbihal edecek, onlara mesajlarini iletecek. TÜRKLERI ASIMILE EDEMEMEKTEN KORKUYORLAR Almanya’si, Hollanda’si, Avusturya’si Türk bakanlarin oradaki Türk toplumuyla bir araya gelmesinden niye korkuyorlar? Benim kanaatim su; esasinda korkmalarinin ana nedeni Türk toplumunun Türkiye’ye olan muhabbetlerinin güçlenmesidir. Türk liderler, bakanlar, siyasetçiler Avusturya, Hollanda, Almanya gibi yerlerde Türk toplumuyla bir araya gelirse biz buradaki Türkleri asimile edemeyiz. Türkiye’ye olan muhabbetlerini yok edemeyiz diye endise ediyorlar. Onun için Avrupa Parlamentosu’nun da kararina dayanak teskil eden raporda da orada hiç çekinmeden Türkiye’nin Avrupa’daki Türk diasporasi ile ilgilenmesinden rahatsiz oldugunu beyefendiler raporlara geçiriyorlar. Türkiye’nin yurtdisinda yasayan soydaslariyla, akrabalariyla, vatandaslariyla ilgilenmesi bütün uluslararasi hukuk tarafindan teminat altina alinmis, Türkiye’ye bir ödevdir. Baska ülkeler de kendi soydaslariyla, vatandaslariyla, akraba topluluklariyla ilgileniyorlar. Önemli olan bu ilgilinin uluslararasi çizginin çerçevesi içerisinde yürümesi ve saglikli bir sekilde islemesidir. Bugüne kadar Türk toplumundan Almanya’ya veya Avusturya veya Hollanda gibi Türk toplumana karsi düsmanligi körükleyen ve Türk toplumunun temsilcilerinin orada kendilerini ifade etmelerine izin vermeyen yönetimler hangi olumsuzlugu görmüslerdir? Hamburg’da yaktilar, yiktilar G20 zirvesinde. Yakanlar, yikanlar Türkler mi? Yakanlar, yikanlar kimler? Onlar kendileri daha iyi biliyorlar. Terör örgütlerine, teröristlere her türlü kucagi açiyorlar, mesru hükümete ve mesru hükümetin temsilcilerine uluslararasi hukuka ragmen kapilari kapatiyorlar. Onlarin hükümranlik haklari olabilir ama bütün herkesin riayet etmesi gerekende bir diplomatik nezaket var, diplomatik tahammül var, kurallar var bunlara uymalari gerekiyor. Ama maalesef Avrupa’da yükselen Türk düsmanligi, Islam düsmanligi, irkçilik, yabanci düsmanligi ve ayrimcilik gibi hastaliklar o ülkeleri yönetimlerinde etkilemis gözüküyor. Benim tavsiyem Türk düsmanligina, Islam düsmanligina, yabanci düsmanligina, irkçiliga ve bu hastaliga yakalanmis olan herkese karsi ortak mücadele sarttir. Eger bu mücadeleyi yapmazlarsa onlar kaybeder, biz kaybetmeyiz. ANA MUHALEFET ADINA ÜZÜLDÜM Sayin Kiliçdaroglu’nun 15 Temmuz gecesi ne yaptigini herkes merak ediyordu. En azindan ne yaptigina dair ufak bir fikir sahibi olduk. Televizyondan olup biteni seyretmis. Havaalanindan hemen sivisip bir eve gittigine dair bilgiler vardi. Simdi evdeki haline dair de görüntüler çikti. Bu ne yaptigini gösteriyor. Keske o gün Türkiye’nin Cumhurbaskanin, Basbakaninin yaptigi gibi halkiyla birlikte olsa ve halkin arasinda olsaydi daha büyük bir is yapmis olurdu. Ama maalesef onu yapmadi. Darbeye karsi, darbecilere karsi evden darbeyi, darbecileri ve süreci izlemeyi tercih ettigini görüyoruz. Ben ana muhalefet adina üzüldüm, Türkiye’miz adina üzüldüm. YENI BIR SEY SÖYLEMEDI Adalet yürüyüsü esasinda adaleti istismar yürüyüsüdür. Bir hakkin kötüye kullanilmasidir. Sayin Kiliçdaroglu Maltepe’de yeni bir sey söylememistir, esasinda bugüne kadar söylediklerini toplu bir sekilde tekrar etmistir. Bir tanesi bana sunu söylesin Kiliçdaroglu o güne kadar söylemedigi su cümleyi söyledi diye. Yok, öyle bir sey. Simdiye kadar ne kadar laf söylediyse onlari bir arada, derli toplu yeniden ifade etmistir. Bu yürüyüs adalet arayisi degildir. Çünkü Türkiye’deki adalet düzeni ve adalet uygulamalari ben hep söylüyorum yine karsi çikacaklar ama onlarin imrendikleri ülkelerden daha iyidir. Sadece 7.5 milyon civarinda savciliklarda 2.5 milyon ceza mahkemelerinde, 3.5 milyon hukuk mahkemelerinde diger mahkemeler olmak üzere Türk yargisi yilda yaklasik 15 milyon civarinda adli is ve islem yapiyor, degisik kararlar aliyor. 15 milyon civarinda yilda adli islem yapilan yerde Türk yargisini elestirmek için öne sürdükleri seylere bakarsaniz 1 tane, 2 tane, 3 tane hadi 5 tane, 10 tane gösterin. 15 milyon islem yapilan yerde 10 tane, 20 tane örnek üzerinden 15 milyon islem yapan Türk yargisini mahkum etmek, suçlamak adil midir? Adil degildir. Kaldi ki iddia ettikleri o dosyalarda da onlarin hakli olup olmadigi tartismalidir. Çünkü mahkemeler onlari haksiz görmüstür, mahkumiyet karari vermistir. Onlarin bütün iddialarini mahkeme degerlendirmis ve ret etmistir. Mahkumiyeti daha dogru bir karar olarak tercih etmistir. Buna itirazi varsa bunun temyiz, istinaf ve bireysel basvuru gibi yöntemlerle denetletme imkani vardir. Türk yargisi gerçekten hukuk devletinin gereklerine uygun bir sekilde büyük bir fedakarlikla vazifesini yapmaktadir. Yilda 15 milyon dosyadan 5, 10 dosya üzerinden Türk yargisin mahkum etmek en büyük adaletsizliktir. BÜTÜN HEDEFI 2019 SEÇIMI 15 Temmuz darbe tesebbüsünden sonra yaklasik 4238 civarinda -ki bir kismi iade edildi- 4131 hakim savci meslekten uzaklastirildi. Istinaf mahkemeleri kuruldu. Bunlarin yerine yeni atamalar yapildi, meslege yeni kabuller yapildi. Bütün bu hareketliligi de yasadi Türk yargisi bir yil içerisinde. Bir yandan üçte bir azalirken öte yandan da istinaf kuruldu, yeni kabullerle büyük bir hareketlilik yasadi. Bütün bunlara ragmen böylesi süreçte milletin mahkemelerde isinde herhangi bir aksama olmamistir. Kiliçdaroglu adaleti istismar etmistir. Türk milletinin 16 Nisan’da ortaya koydugu iradeyi tanimadigini o konusmasinda da ayrica ifade etmistir. Esasinda milleti tanimadigini ifade ediyor ve bütün hedefi 2019 seçimidir. Bir yandan seçimi gayri mesru ilan ederken, öte yandan 2019 seçimine dönük yatirim yapiyor. YÜRÜYEREK LIDER OLUNABILIYORMUS Bana göre Maltepe’de yaptigi miting 2019 seçim kampanyasini baslatma mitingidir. Çok erken basladik. Onu söyleyelim bu yürüyüste millet onu çok iyi görecektir ve degerlendirecektir. Bu mitingden ve yürüyüsten PKK’lilar çok mutlu olmustur, FETÖ’cüler çok mutlu olmustur, Türkiye’ye karsi hareket eden çevreler çok mutlu olmustur, geziyi destekleyenler çok mutlu olmustur. Türkiye’de demokrasinin ve saglikli yürüyüsün devamindan rahatsiz olanlarin hepsi çok ama çok mutlu olmuslardir. Lider olarak hemen sayin Kiliçdaroglu’nu ilan ettiler. Ne kadar FETÖ’cü varsa simdi lider oldu. Yürüyerek lider olunabiliyormus. Simdi onu ögrendik. Performansi çok iyi 69 yasinda böyle yürütüyorlar. Siyasette performansi halk ölçer, sandik ölçer, verdikleri oylarla vatandas bunu ölçer hakem vatandastir. Kazandiginiz seçime göre basari ölçülür. Simdi düsünün sayin Kiliçdaroglu yönetimindeki CHP, 6 seçime girmis, 2 halkoylamasi, 2 milletvekili seçimi, 1 cumhurbaskani seçimi, 1 mahalli idaresi seçimine girmis 6’sinida kayip etmis. 6 seçime girip de 6’sinida kaybeden nasil basarili olur anlamiyorum? Lider olmak için de basarili olmak lazim siyasette. Eger lider olmus olsa millet onu orada ödüllendirir. Ama bakiyorsunuz yok. Simdi liderligin kistasi degisti CHP’ye göre hatta FETÖ’ye göre PKK’ya göre veya onlari destekleyenlere göre. Belli bir amaçla belli bir yerden belli bir yere yürüdügünüz zaman siz lider oluyorsunuz. Onu için lider olmak isteyenlerin isi kolaylasti artik. Lider olmak kolay yürüdünüz mü is tamam. Dünyada 6 seçimi üst üste kayip edip genel baskanliktan buna ragmen liderlige terfi ettirilmis tek siyasetçi sayin Kiliçdaroglu. Dünyada 6 seçim kaybettigi halde bir yürüyüsle arkasindan iyi yürüdü diyen genel baskanliktan liderlige terfi ettirilen dünyada tek siyasetçide sayin Kiliçdaroglu’dur. Hayirli olsun diyelim. 15 TEMMUZ’U UNUTMAMALIYIZ, UNUTTURMAMALIYIZ Bugün 15 Temmuz sergisini geziyoruz. Buradan aziz milletimize tavsiyemiz, hepimize, herkese tavsiyemiz su; 15 Temmuz’u unutmamaliyiz, unutturmamaliyiz. Eger 15 Temmuz’u unutsak, unutturursak o zaman yeni 15 Temmuz’larin olmasini engelleme konusunda telaffuz durumumuzu kayip ederiz. Onun için de 15 Temmuz’daki vahset, yasananlar ve olup bitenler unutulmamalidir. Bu Anadolu Ajansi diger ajanslar ve gazetelerin, televizyonlarin yayinlari, fotograflari 15 Temmuz’da yasananlari hatirlatma ve unutturmama bakimindan önemlidir, görev ifa ediyorlar. 15 Temmuzlari unutmayacagiz, unutturmayacagiz. Sehitlerimizi unutmayacagiz, unutturmayacagiz. Gazilerimizi unutmayacagiz, unutturmayacagiz. Bunu yapanlardan da her zaman söyledik hukuk önünde hesabini millet adina sormaya devam edecegiz.
Yorumlar
Yorum Yap