Eskisehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Egitim Fakültesi Rehberlik ve Psikolojik Danismanlik Anabilim Dali Ögretim Üyesi Doç. Dr. Fatmaz Sapmaz, karantina günlerinin psikolojik boyutunu degerlendirdi. Korona virüs (Covid-19) ile mücadele kapsaminda karantina da bulunanlarin psikolojik boyutunu degerlendiren Doç. Dr. Fatma Sapmaz, beden ve ruh sagliginin bir bütün oldugunu belirterek, ruhsal iyilik halinin korunmasi ve güçlendirilmesi için yapilabilecekleri anlatti. “Düsüncelerinizi gözden geçirin, size iyi gelmeyenleri yakalayarak yeniden düzenleyin” Doç. Dr. Sapmaz, beyinin denge ve tutarlilik mekanizmasi ile çalistigini belirterek, sunlari söyledi: “Hasta olmak istemiyorum, hastalanirsam bu benim sonum olur gibi olumsuz çagrisimli düsünceler, daha fazla strese sebep olan ve kaygi düzeyinizi artiracak, dogal olarak da bedeniniz gögüste sikisma, terleme vb. belirtilerle cevap verecektir. Bu noktada; gergin ve kaygili hissettiginizde kendinize su anda ‘aklimdan ne geçiyor?’ sorusunu sorun ve yakaladiginiz düsünceyi yazarak islevsel düsünceye dönüstürmek için ‘bu düsüncenin bana nasil bir faydasi var? aklimdan geçeni baska nasil açiklayabilirim?’ diye sorabilirsiniz. O halde düsüncelerinizi bir forma kaydedin ve yanlarina size iyi gelecek düsüncelerinizi yazin.” “Belirsizlige tahammülünüzü artirmaya ve kontrolü kontrol etmeye çabalayin” Yasamsal varligimizi sürdürmede bizi güçlü kilan temel duygunun “güven” duygusu oldugunu belirten Doç. Dr. Sapmaz, belirsizligi azaltmanin önemini vurguladi. Güvenilen bilgi kaynaklari ve medya organlarinin takip edilmesini; ayni seylerin tekrar tekrar dinlenilmemesini, bilgi kirliligi olusturan kaynaklardan uzak durulmasi gerektigini belirtti. Dr. Sapmaz, “Süreçte neyi ne kadar kontrol edebileceginizi, içinde bulundugunuz sartlar ölçüsünde iyi analiz ediniz. Çünkü sinirlarinizin ötesinde olan kontrol etme yanilgisi içinde olmaniz huzurunuzun en büyük düsmani olacaktir. Abartilmis kontrolün önüne geçemediginizi düsündügünüzde, bu davranisi kontrol etmeyi hedef olarak belirleyiniz. Gerçekligi oldugu gibi kabul edip aci, endise gibi duygularin hayatin bir parçasi oldugunu ve hiçbir duygunun ayni noktada ve yogunlukta sürmedigini kendinize hatirlatiniz. Bugüne kadar benzer durumlarla nasil basa çiktiginizi düsününüz ve bunu sürece uyarlamaya çalisiniz” diye konustu. “Fiziksel egzersizler ve planli aktiviteler yapmaya çalisin” Doç. Dr. Sapmaz, düzenli yapilan fiziksel egzersizlerin mutluluk duygusunu artirdigini ve stres düzeyini dengeledigini belirtti. Dr. Sapmaz, “Ya hep ya hiç mantigini terk ediniz. ‘Ne kadar hareket ya da egzersiz yaparsam faydasini görecegim’ seklinde düsününüz. Egzersiz planlamalarinizda, size iyi gelecek enerji veren müzikler dinlemeniz is ya da görev bilincinden uzak, eglenerek vakit geçirmenizi saglayabilir. Yapilan hiçbir isi hafife almayiniz. Yapamadiklariniza degil yaptiklariniza odaklaniniz ve kendinize tesekkür ediniz. Etkinlik ya da ugrasilari planladiginiz günlerde düzenli olarak yapmaya çalisiniz” dedi. “Sosyal ve duygusal paylasimlarinizi arttirin” Doç. Dr. Sapmaz, sosyal mesafenin olusturdugu olumsuz duygularla mücadelede yapilabilecekleri siraladi diyen Dr. Sapmaz, konusmasinin bir bölümünde konuyla ilgili ise söyle konustu: “Telefon, sosyal medya araçlari ile sevdikleriniz, size iyi gelen dostlariniz ile görüsmelerinizi artirin. Bu süreçte yasamakta oldugunuz kaygilarinizi, endiselerinizi ve sizi yoran duygularinizi ifade etmeye özen gösterin. Böylelikle olumsuz duygularin üzerinizde kurmus oldugu baskidan kurtulacak ve rahatlama hissedeceksiniz. Gündem ve içeriginizin sadece pandemi olmamasina özen gösterin. Konusmalarinizda güzel anilariniz, sevdiklerinizle birlikte geçirdiginiz eglenceli zamanlar gibi olumlu duygulara, hissettiginiz yasantilara yer verin. Farkli mekânlarda olsaniz dahi, etkinliklerinizi birlestirebileceginizi unutmayin . Bir sofrada canli görüsmelerle ayni saatte, sevdiklerinizle bir arada olabilir; es zamanli seçeceginiz filmleri izleyip üzerine konusabilirsiniz.” “Olumlu duygulara odaklanin ve iyimserliginizi artirmaya çabalayin” Iyimserlikle pollyannaciligin ayni sey olmadigini belirten Doç. Dr. Sapmaz, iyimserligin var olan problemler ile sahip olunan olumluluklari bir arada degerlendirmeyi içerdigini söyledi. Dr. Sapmaz, konusmasini söyle devam etti: “Olumlu çagrisimlar yapan sözcükleri kullanmaya ve göreceginiz yerlere yazmaya çalisin . Böylelikle beyninize olumlu mesajlar vermeye baslayacaksiniz. Olumsuz cümleleri olumluya çevirin. ‘Ne kadar sikinti yasarsam yasayayim saglikliyim’ cümlesi yerine ‘saglikliyim’ ‘mutluyum’ ‘basariliyim’ ‘güzel bir ailem var’ vb. cümleleri kurun . Bir liste olusturabilir ve güçlü oldugunuz yanlari yazabilirsiniz. Sizde iyi duygular olusturan anilarinizi hatirlayin. Resimlere bakabilir, sevdiklerinizle sohbet edebilirsiniz. Yasamak istediginiz, size iyi gelecek yasantilari hayal edin. Hayal ettiginizde yasayacaginiz duygunun, gerçek yasamda yasayacaginiz duygu ile benzer ya da ayni olacagini görmeniz için en azindan deneyin.” Doç. Dr. Sapmaz açiklamalarini Martin Seligman’dan yaptigi bir alinti ile sona erdirdi: “Hayat olumlu insanlara da olumsuz insanlara da ayni terslikleri ve trajedileri sunar, ama olumlu insanlar bununla daha iyi basa çikar.”
Yorumlar
Yorum Yap