Gözden kaçırmayın
Güvenli doğal gaz kullanımı için dikkat edilmesi gereken 7 adımCumhurbaskanligi Iletisim Baskanligi Afyonkarahisar Il Müdürlügü öncülügünde düzenlenen “Basina deger katanlar” etkinliklerinin ilkinde merhum gazeteci Dr. M. Saadettin Aygen anildi Cumhurbaskanligi Iletisim Baskanligi (CIB) Afyonkarahisar Il Müdürlügü'nün koordinatörlügünde, geçmisten günümüze basina deger katanlari anmak amaciyla düzenlenen anma etkinliklerinin ilki Merhum Dr. Mehmet Saadettin Aygen'in anisina, Aygen’in dogumunun yildönümü olan 6 Mart 2020 Cuma günü Afyonkarahisar Basin Yayin Dernegi’nde (ABYD) gerçeklestirildi. Anma etkinliginde Merhum Dr. M. Saaddettin Aygen’in hayatina dair bilgiler sunulurken anilar da anlatildi. CIB ve ABYD isbirliginde anma etkinliklerinin devam edecegi bildirildi. VEFA PROGRAMLARI DEVAM EDECEK Programin açilis konusmasini yapan Cumhurbaskanligi Iletisim Baskanligi Afyonkarahisar Il Müdürü Serife Münire Burcu, “Amacimiz vefa” dedi. Türkeli Gazetesi’nin kurucusu merhum Dr. M. Sadettin Aygen’e ait bilgileri Aydin Üniversitesi Iletisim Fakültesi Ögretim Üyesi Prof. Dr. Turan Akkoyun’un anlatacagini belirten Burcu, “Basina deger verenler isimli kapsamli bu ilk çalismamiz, bundan sonra da çalismalarimiz devam edecek. Geçmiste basina deger veren isimler insana da deger vererek, çalismalarinda, isinde, hayata bakisinda, durusuyla ve söylemleriyle devletin ve milletine bagliligiyla sevgi dili kullanarak bir iz birakmistir. Böyle mümtaz bir kisiyle yol arkadaslarini da burada agirlamak ayrica çok anlamli bizim için. Ülkemizin geçtigi bu zor dönemden ve geçerken herkesin söylemine yazisina dikkat etmesi de çok önemli” dedi. Afyonkarahisar Basin Yayin Dernegi olarak Cumhurbaskanligi Iletisim Baskanligi’nin düzenledigi bu vefa programina ev sahipligi yapmaktan mutluluk duyduklarini belirten ABYD Baskani Sezer Küçükkurt ise, “Sayin Müdürümüzün ’de bahsettigi gibi Afyonkarahisar basini milli mücadele yillarindan ve daha öncesinden itibaren toplumun hassasiyetlerine özen gösteren, devletinin ve milletinin yaninda yayinlariyla dikkat çekmistir. Rahmetli Dr. Mehmet Sadettin Aygen’in bu hassasiyetinin ve Afyonkarahisar basinin örnek, öncü isimlerinden bir tanesidir. Vefa güzel, geçmisteki iyilikleri anmak örnek bir davranis. Bu hassasiyetlerinden dolayi hem Iletisim Baskanligimiza hem Turan hocamiza, bu ise emek veren Cumhurbaskanligi Iletisim Baskanligi çalisanlarina ve siz degerli meslektaslarima tesekkür ediyorum” dedi. SEHRE DISARDAN GELIP BÜYÜK HIZMETLER VEREN BIR ISIM Aydin Üniversitesi Iletisim Fakültesi ögretim üyesi Prof. Dr. Turan Akkoyun ise Cumhurbaskanligi Iletisim Baskanligi Afyonkarahisar Il Müdürlügü ile Afyonkarahisar Basin Yayin Dernegi ile müsterek olarak ön çalismasini yaptiklari ve 100 yili askin bir zamandir Afyon basinina hizmet edenlerden seçtikleri 100’den fazla isimden ilk etapta 40 tanesini belirlediklerine belirterek sözlerine basladi. 98 yil önce 6 Mart tarihinde dünyaya gelen Dr. Mehmet Sadettin Aygen’in hem dogum gününde hem de Afyonkarahisar basininda böyle bir çalismaya baslatma amaciyla böyle bir yola çikildigini kaydeden Prof. Dr. Turan Akkoyun, “Il Müdürümüz Münire hanim dernek baskanimiz Sezer Bey ve mensubu bulundugum Aydin Adnan Menderes Üniversitesi iletisim fakültesi adina bu çalismayi sürdürme gibi bir niyetimiz var. Aygen’in sahsinda Afyonkarahisar basinina isimli isimsiz bütün gazetecileri rahmetle aniyor, hayatta olanlara saglikli uzun ve huzurlu bir ömür diliyorum” dedi. Her toplantida önceligin yillarca ile ve basina emek veren büyükleri dinlemek olacagini belirten Prof. Dr. Akkoyun söyle konustu; “Buraya istirak edenleri her toplantida buraya davet edecegiz. Onlari dinlemek, onlari kayit altina almak veya onlari onurlandirmak adina bu gerekiyor. Ben geçmiste bir dizi çalismalar yaptim ve bu çalismalara devam ediyoruz. O anlamda 1997 yilinda Refahyol döneminde malum Milli Kültür Surasi toplanmisti. Orada da gene onunla ilgili bir proje sunmustuk ancak ülkemizin geçirdigi agir bunalimlar yüzünden bu Sura toplanamadi ve oradaki projeler de gerçeklestirilemedi. Ancak Türk milleti 5 bin yildan beri devam eden yolculuguna ara vermeden devam ediyor. Bundan sonra da devam edecektir. Biz de kaldigimiz yerden inançlarimiz degerlerimiz kültürümüzün yolunda bilimsel akademik kriterleri de dikkate alarak devam ediyoruz. Bu anlamda bugün 6 Mart 1922'de yani Bati Anadolu isgal altindayken Çanakkale’de dünyaya gelen bir ögretmen çocugu bir subay torunu ve 8-9 göbek geriden de tabip hekim pasalarinin torunu olan Dr. Saadettin Aygen benimle bir miktar da özdeslesiyor. Kendisi çünkü sehre sonradan disaridan geldi ve bu sehre çok büyük katkilari oldu. Daha sonraki süreçte ve çalismalarimizin devaminda bu konulari ele alacagiz. Simdi 1940'li yillarin sonunda Afyon'a gelip 80'li yillarin sonunda 38-39 yil Afyon'da kaldiktan sonra ayrilan Aygen’in intibalari konusmak üzere ben önsözü ya da ilk sözü degerli büyüklerimize birakiyorum. “ DOKTORLUGU, GAZETeCILIGI, HAYIRSEVERLIGI ve ARASTIRMACILIGI AYRI DEGERDE Merhum Dr. M. Saadettin Aygen ile 1954 yilinda kendi dükkanlarindaki bir alisveris vesilesiyle tanistiklarini anlatan Galip Belbelicioglu “Su yönüyle de takdir etmek lazim. Hastanemizde 1 tane çocuk doktor var eski hastanede Mecidiye’de. Baska doktor var Kizilay’in baskaniydi. Dogum yaptiran hemsire bile siraylaydi. Öyle bir dönem geçirdi Afyon. Tanistik görüstük arkasi geldi devam etti sohbetimiz, toplantimiz. Müsait oldukça o bana geldi ziyarete ben ona gittim. Basin disinda faaliyete geçtik. Turizm Dernegi’ne Dr. Aygen’i baskan yaptik ve Turizm Dernegi’nde faydali çalismalarda bulunduk hep birlikte” dedi. Dr. Aygen’in kendisinin çok akini bir agabeyi oldugunu belirterek sözlerine baslayan H. Hakki Özsoy su bilgileri aktardi: “Ara sira gazetesinde mahlas ismiyle yazi yaziyordum, Ebulkasimoglu diye. Türkeli Gazetesi’nde. Gazeteyi devir aldik. Adeta zorla verdi kiramadim. Ben gazeteciligi düsünmüyorum desem de bu ben sana birakip gidecegim dedi. Bir ideali vardi yani Türkeli’nin devam etmesini istiyordu. Onun için güzel haber en güzel olay günlük Türkeli Gazetesi’ne bakmak, okumakti. Tabi bu meraki bir kabiliyet ve yetenek ona getirmisti. Inanin yazilari genelde demokrat, milliyetçi, muhafazakar olmakla beraber milliyetçilik cephesi biraz daha agirlikli. Kütüphanemizde vardir, makalelerini okuyun. Bir de Ziya Gökalp’in makalelerini okuyun, ayirt edemezsiniz. Böyle bir güzel kültür, öyle güzel bir dil, öyle bir ifade vardi ki. Kendisi dili tutuktu. Onun için pepe doktor derlerdi. Yüce rabbimiz bir insanin bir uzvuna bir eksiklik verirse onun baska uzuvlarinda arti yaparak telafi ediyor. Bu da ilahi bir kanun. Yani onun o dilinin tutuklugu kalemine güç olarak geçmis arkadaslar. 7-24 çalisma saatini Aygen için 24-24 düsünürsünüz. Evi, muayenehanesi, camisi gazetesi 4 noktasi var 24 saat içinde. Onun bir tek ideali var kalplere girmek. Kalp kirmamak, kalp kazanmak. O dönemde bir elin parmaklari kadar doktor var. Fazla degil inanin o kadar kiymetli ve geçerli bir meslek ki ama bütün yük Aygen’in sirtinda. Ölü olur rapor yazilacak eve gidilip bakilmasi lazim. Çok az sayida doktor var kimse gitmez. Aygen, fakir zengin demez, para almaz pul almaz, kosa kosa gider . Sirf o insanin gönlüne girmek için. Aygen’in bu gönle girme topluma hizmet etme, insanlara faydali olma konusundaki heyecani bence bir ilmi çalisma konusu olacak vasiftadir. Hastayla ilgili bir Allah’in kulundan hastasindan para talep etmemistir. O gün ilaç almak falan sorun. Zannederim 10 kurus ve ya 20 kurus doktora ödenen ücret. Bilenler usulca masanin ucuna o parayi koyarlar, bakmazdi. Olmayan tesekkür eder, gider. Yani bu derece manevi öncelik ama maddiyat çok geri planlarda. Öyle çok satafat gösteris yok, hep tevazu hakim. Afyon’daki 40 yila yakin yasantisi böyle çok aktif, çok faydali ama hangisi, doktorluk mu dersiniz, arastirma mi dersiniz, tarih mi dersiniz, kültür mü dersiniz, yardim severlik mi dersiniz örnek olmak mi dersiniz, çok güzel örnek vasiflari tasiyarak geçmistir. Afyon’dan hicret ettikten sonra Istanbul’da Kadiköy’de iskelenin karsisinda mütevazi bir daire almis o tarihlerde orada kaliyorlar. Inanin sonra Afyon’a bir gelisleri oldu. Afyon sinirlarina girdigimiz an derdi esi Meserret hanim, aglamaya basliyor Doktor Aygen, çikincaya kadar, derdi. Afyon’a olan sevgisi, Afyon’daki insanlara olan sevgisi. Neden Afyon’u çok seviyordu? Afyon’da ki o milli manevi degerlere baglilik, o insanlarin kendisine o konuda gösterdigi sevgi saygi çok müthis bir seydi. Güçlü bir duyguydu.” SEHRIMIZE ÇOK SEY VERDI Türkeli Gazetesi’nin mensubu olarak çalisma hayatina baslamaktan onur duyanlardan oldugunu belirten Mehmet Sarlik ise gazetecilik hayatina Dr. Aygen’in yaninda basladigini belirterek su bilgileri aktardi: “O zaman için spor basini yerel gazetelerde çok önemli. Iki tane yerel gazetemiz var, Türkeli ve Kocatepe Gazeteleri. Bu gazetelerin yayinlanmasindaki, Afyonkarahisar’da basin hayati çok renkli, sayisi iki tane ama hem gazeteler arasindaki yaris hem de anlayis, birbirlerine dayanismalari, güzeldi. Aygen’e bir dostumuz beni spor yazilari yazmam için tavsiye etmisti. Lise yillarimda basladim. 1978’de baslamistim. 80’li yillarin spor olaylarini yazip servis ediyoruz ve haftaligimi veriyordu bize. Bir ögrenci için az sayilmayacak miktarda bir haftalik veriyordu. Bizde bundan ihtiyaçlarimizi karsiliyorduk. Aygen, biraz önce Hakki Özsoy agabeyimizin anlattigi gibi çok yönlü bir insan. Birincisi doktorlugu var, halk tabipligi adina çok önemli, gelen hastalarin tedavileri ile ilgilenen, onlarin sorunlarini gidermeye çalisan, ilaç olmadiginda destekleyen hatta ben sunu da biliyorum; hasta agir bir tabloda ise gitmesi için taksi parasi bile veren bir büyügümüzdü. Biliyoruz ki Zülali Camisi’nin uzun yillar Koruma ve Yasatma Dernegi Baskanligi da yapmisti. Günlük yazilari disinda bizim için önemli sayilabilecek Afyon tarihi açisindan Türkeli Gazetesi’nin yayinlariydi. Yayinlarina çok önem verirdi. Tefrika ettigi yazilarini daha sonradan kitaplar haline getirmisti. 37’ye yakin kitap, bizim kültür hazinemiz olarak kütüphanelerimizde yerini aldi. Bu çok büyük bir deger. Birçok kaynagi Türkeli Gazetesi’nin yayinlarindan ediniyoruz su anda. Bir çok arastirmaya kaynaklik eden bu kitaplarin varligi, Aygen ile özdeslesmis olarak sehrimize çok büyük deger katiyor. Dogum gününde ona minnet borçluyuz. Her açidan örnek insanligi çok büyük deger. Biz ona bakarak belki Afyonkarahisar’daki basin hayatina en büyük katkisi olan, hamurunda katkisi olan kisilerden birisi. Onun örnekliginde hepimiz. Türkeli Gazetesi çünkü bir okuldu. Birçok gazeteci, muhabir, düsünce insani, o Türkeli Gazetesi’nin merhalelerinden geçmistir. Bir köse yazisi yazmak isteyen ya da basin ailesine katilmak isteyeni Türkeli Gazetesi’nde görürdünüz. Küçücük muayenehanesinde tahta merdivenlerinden çikarken korkasiniz, gicir gicir öterdi, ama yukariya çiktiginizda büyük mutluluk. Çünkü her taraf kitap dolu, nefis bir kitap kagit kokusu, onlarla beraber yapildigini çok sahit oldum ben. Çok yakin iliski içindeydi, protokolle, sehri yönetenlerle, ama onlari hiçbir sekilde incitmez, düsüncelerini bildiklerini iletmesini çok iyi bilirdi. Gazetesinde yol gösterici olurdu, güzelliklere yer verirdi. Olaylara, insanlara, halka olumsuz degil olumlu yönden bakmak taraftariydi. O nedenle büyüktü. Bizim gözümüzde bir abide sahsiyet oldu her zaman. Dogum gününde minnetle aniyorum. 1987 yilinda Sayin Hakki Özsoy Agabeyimiz devraldiginda devralan kadronun içerisinde de bulundum. Büyük bir istahla kosturdum. Kisa bir süre olsa dahi Hakki Özsoy agabeyimiz ile çalistik. Benimle ilgili yazdigi belediyede göreve basladigimda bir yazisi vardi. Çok insanlari iyi tahlil edebildigini oradan anladim ben. Istisareye açik oldugu için de size katkisi olabilecek her seyi söylerdi. Bu da özellikli yönüydü. Hakki Özsoy, emanetini çok güzel noktalara tasidi. Çok iyi bir yere verdigini biliyordu. Gönül rahatligi ile gitti. Büyük bir serüven Türkeli Gazetesi. Sehre verdikleri ile Aygen de bunun içerisinde basrol oynayan en büyük aktördür. Kendini minnetle aniyorum” Afyonkarahisar Belediyesi Kültür ve Sosyal Isler Müdürü Ihsan Akar ise kendisinin çocuklugunda Dr. Aygen’i tanima firsati buldugunu belirterek sunlari söyledi: “Dogdugum andan itibaren Doktor Aygen ile bir iletisimim oldu. Babam issizken ve ben çok küçükken bir havale geçirmisim. O zaman tabi ki ilimizde büyüklerimizin buyurdugu gibi doktor sayisi çok azdi. Babam beni Doktor Aygen Bey’in Turunç hanindaki muayenesine götürerek durumu arz etmis ve oglum hasta seklinde kendisine iletmis. Sag olsun Doktor Aygen muayene etmis beni ve kendi hazirlattigi suruplardan vermis. Yani Doktor Aygen Bey’in bende bebeklikten itibaren bir emegi vardir. Münire Hanim böyle bir toplanti için bizi davet ettiginde sadece kurumsal olarak davet etti. Fakat Doktor Bey’e benim bir sükran borcum da var. Bu hadise Doktor Aygen ile yolumun ilk kesistigi nokta oldu. Ikinci nokta malum Zülâli Camii’nin eski Kurra hafizlarindan Hafiz Abdullah Akar benim amcamdir. Baska bir anim, benim küçük bir antika merakim vardi. Bir gün hurdaci bana bir daktilo getirdi. Bu daktiloyu bir depodan aldigini ve bunu ona veren kisinin Saadettin Aygen oldugunu söyledi. Ben de bunun yerine ulasmasi kanaatiyle o daktiloyu mezarligin üzerinde, o dönemde 2007 yilinda orada bulunan Konagin oldugu yere envantere kaydedilmek üzere Konaga bagisladim. Oraya da not düstüm, Doktor Saadettin Aygen’e ait daktilodur seklinde belirttim. Umarim halen yerinde duruyordur. Afyon’la ilgili en kalici ve eski tespitler, belgeler Doktor Aygen’in tespitleridir. Türkeli Gazetesi bir okuldu. Bu okulun bas ögretmeni de bana göre belki Doktor Saadettin Aygen Bey’di. Örnegin Afyon’da Kurtulus Savasi’nin seyriyle ilgili bilgileri Saadettin Aygen’in köy köy dolasarak, o zamanki sartlarda ses kaydina ulastirdigi son Gazilerin beyanatlarindan ögrendik ve bunlari Doktor Bey Büyük Zafere dogru isimli kitaba da dökmüstür. Ayni zamanda böyle bir arkeolojik görevi de Doktor Aygen üstlenmistir. Yani tarihçiligini ve arastirmaci özelligini de eklemistir. Bizim insanimiz üç noktada Saadettin Aygen’e tesekkürü borç bilmelidir. Doktorluk noktasinda, gazeteciligi noktasinda ve arastirmaciligi noktasinda ona bir tesekkür borçluyuz. Bugün Afyon’da Kurtulus Savasinin seyriyle ilgili bir seyler biliyorsak Doktor Aygen’in tespitleri sayesinde biliyoruz. O yüzden Cenabi hak ona rahmet eylesin. Allah ondan razi olsun” “Rahmetli Aygen Afyon için büyük bir degerdir” diyen Ahmet Sarlik ise, “Aslinda Türkiye içinde büyük bir degerdir. Çünkü hem Tip Doktoru olacaksiniz, hem gazetecilik yapacaksiniz çogu insan bunu yapmaz. Degerli Doktorumuzla biz gençlik yillarimizda çalistik. Büyük Zafere Dogru kitabinin yazarlarindan birisi de bizlerdik. O yillarda beni kendisi çok severdi. Kitaptaki Gazi röportajlari benim yapmis oldugum röportajlardir. Su anda bu kitap Türkiye’de bir tarihtir. Doktor beyle en uzun çalisanlardan bir kisi de benimdir. Kendisinin kisiligi çok farkli bir yapidaydi. Karsisindaki insanin kalbini hiçbir zaman kirmazdi. Hiçbir zaman yüksek sesle konustugunu duymadik. Kendisiyle beraber ben 80 ihtilalinde yargilandim. Yargilanmanin sebebi de yazilan bir köse yazisindan dolayidir. Yazdigi yazi dolayisiyla o dönemin Milli Egitim Müdürünü, Vali görevden almisti. Bu yargilanma yaklasik alti ay sürdü. Sonucunda mahkemeden beraat ettik ve basimizdan böyle bir ani da geçmis oldu. Doktor Aygen Bey’le hafta sonlari, Pazar günleri magaralari gezerdik, inleri inceleyip onlari kitaplastirdik. Büyüklerimizin de söyledigi gibi Afyon için çok degerli bir insandi. Ülkemiz için temennim böyle degerli insanlarin sayisinin artmasi yönündedir” dedi. Türkeli Gazetesi sahibi M. Önder Artuk sunlari söyledi: “Benim rahmetli ile tanisma sansim olmadi. Kulaktan dolma ve okudugumuz bilgilerle kendisini tanima sansim oldu. Öncelikle dogum gününde kendisini aniyor olmakta büyük bir sereftir. Bugün benim büyük oglumun da dogum günü. Bu da kaderin bir cilvesi galiba. Kendisini tanidikça, büyüklerimizden bu güzel bilgileri aldikça çok mutlu oluyorum. Afyonlu olmayip ta, birçok Afyonlu’dan çok daha fazla memleketimize hizmet etmis bir insan. Allah rahmet eylesin. Kendisi Türkeli Gazetesine çok gönül vermis. Benim de gazeteyle alakali olan durumum da ilan olduktan sonra, arkadas yâ da çevremdeki yas ortalamasi elli ve üstü olmaya basladi. Kendisi inanilmaz derecede Afyon’un o dönemine etki etmis bir insan” dedi. Merhum Gazetecilerden Ismail Hizal ile ilgili tez çalismasi yaparken Aygen’i tanima imkani buldugunu belirten Tarih Ögretmeni Necati Basdag ise söyle konustu: “Bir basin mensubu Ismail Hizal’i arastirirken, yol netice itibariyle Saadettin Aygen’e çikiyor. Afyon basin tarihi açisindan düsünüldügü zaman, Afyon Basin tarihinin önemli Çinarlarindan bir tanesi Türkeli Gazetesi ve Kocatepe Gazetesi olarak gözüküyor. Baktigimiz da Aygen’in bu sehre önemli hizmetlerde bulundugunu ve sehrin kültürel tarihi, sehir tarihçiligi iste milli mücadele ve fikirler olarak büyük katkilar sundugunu gördüm. Kendisiyle tanismak nasip olmadi. Çalistigimiz dönem içerisinde de basinin içerisinde Saadettin Aygen isminin anit bir isim oldugunu gördük. Bence disaridan gelen bir kisi olarak bu sehre disaridan gelip hizmet eden insanlardan birisi Doktor Aygen. Ve bu sehrin kimligini çok iyi analiz etmis, bu kimligin mutlaka gelecek nesillere intikal etmesi gerektigini de düsünen insanlardan bir tanesidir. Rahmetle anilmasi, unutulmamasi ve bu konuyla ilgili olarak ta ciddi çalismalarin da yapilmasi gerektigini düsünüyorum. Kendisine Allah’tan Rahmet diliyorum” AFYON BASIN TARIHI TÜRK VE TÜRKIYE TARIHI GIBI Türk tarihinin 5 bin yillik bir geçmisi oldugunu belirten Prof. Dr. Turan Akkoyun ise, sözlerini söyle sürdürdü: “O tarih aslinda Aygen’in tarihidir. Türk milletinin tarihidir. Türklük hep böyle inisli, çikisli bir yoldan geçerek ilerliyor. Günümüzde de özellikle Devletimizin iç ve dis ortaminda, bu güçlügü sirtlanip omuz vermemiz gerekiyor. Aygen hoca bunu Afyon basininda yapmistir. Iste bu atmosfer de biz tekrar geriye dogru gidelim. 1940’li yillarin sonunda Afyon’a geliyor. Ve buraya geldikten sonra o kalici oluyor. Kalici olmanin ötesinde de Afyon Kültürü, Türk Kültürü, Islami inanç ve gerekleri, Devletin üniter yapisiyla ilgili çalismalari israrli bir sekilde takip etti. Malum Ikinci Dünya Savasi sonrasinda beliren çift kutuplu atmosferde Sovyetler adi altinda Kominizm dünyada yayilma trendine girmisti. Ve Aygen’i iste biz burada Kominizm ile mücadele de görüyoruz. Türkeli Gazetesi 1951 yilinda çikmaya basladigin da ana ilkelerden birincisi Kominizm ile mücadeleydi. Bu basit bir olay degildir. Bugün Kominizm kolay bir hikâye gibi gelebilir. Kapali camileri açtirma gibi politikasi var. Iste burada bir cami kapaliysa önce bir dernek kurulmasi gerekiyor ve o dernek vasitasiyla tekrar o caminin ibadete açilabilmesi gerekiyor. Zülâli camii de sanirim böyle kapaliydi. Aci ama bunlar yakin tarihimizin gerçekleridir. Bunlarinda tabi ki basin tarihine girdigimizde otomatikman toplumla bütünlesirseniz bu olaylari göreceksiniz. Bu kapali camilerin; Süt Dede camisi mesela ve pek çok caminin dernek vasitasiyla açilmasinda biz kimi görüyoruz; Dr. Mehmet Sadettin Aygen’i görüyoruz. Sonraki süreçte tabi Türkiye büyük bir demokratiklesme yasadi. Çünkü Türk Milleti 5 bin yillik bir birikimden geliyordu ve bu birikim hiçbir zaman kendisini geri plana atmiyordu. 1950’li yillardan itibaren baslayan o süreçte Aygen her zaman Türk Milletinin çagdas uygarlik seviyesini asma hedefinde Türk kültürü ve basiniyla ne yapti; sürekli olarak destek verdi. Destek verirken baska özelliklerde karsimiza çikabilir. Mesela bunlardan bir tanesi; Türkiye’de yayinlanan ilk Bozkurt eserlerinden biri de yine Dr. Mehmet Sadettin Aygen’e ait. Bunu 100 küsur tefrika halinde gazetesinde yayinladi ancak kitaplastirmadi. Bu topraklarda Büyük Taarruzla ilgili etkinliklerinde yigma olarak belli günlerde yapildigini görüyor ama daha sonrasinda yayilmadiginin farkina vararak bir rahatsizlik duyuyor. Köy köy dolasarak o günkü imkânsizliklar içinde bazi bilgileri kayit altina almaya çalismasi, gelen pasalara bilgiler vermeye çalismasi. Yazilarindan ordu evindeki sohbetleri anliyorum, oraya çok deger verdigini anliyorum. Aygen, 50’leri gördü, 60’lari gördü, 70’leri gördü 80’lerin 7 yalini gördü. Bu dönemin tamaminda halkin her kesimin içinde oldu ama bir defa olsun milletvekili adayi olmadi. Bunun da vurgulanmasi lazim. Bu da düsünceleri güncel siyasete degil dogrudan devlet politikasi yönünde Türk Kültürüyle ilgili bir hizmet oldugunun altinin çizilmesi gerekiyor. Siyasilerimiz gelip geçicidir, devletimiz bakidir. Bunun altini her yazisinda çizdigini görüyoruz. Ben 12 bin yazisini okudum, derledim 20 bin civarinda yazisinin oldugunu tahmin ediyorum. Afyon basini ilginç bir basin. Afyon’da sinema yok 1913 sinema Dergisi var. Ilginç bir basin. Karahisar-i Sahip gazetesi var 1910’lu yillarin özellikle 1. Dünya Savasinin çok önemli gazetelerinden biri. Atatürk’ün emriyle Anadolu’ya geç gazete yap, gazete çikar diye savasin sinyalleri Atatürk 19 Mayis’ta Samsun’a çikti savasi baslatti degil. Devam eden bir savasta Atatürk Kuvvetli bir figürümüzdü ve güçlü bir liderdi. Öyle herkes çekildi, o kaldi lider oldu gibi degil. Dogrudan bilinçli olarak esasli ve serefli bir millet olarak yasama esasini koyup ve bunu koyarken de tam anlamiyla daha Anadolu’yu geçmeden olaya hakim olan bir liderdi. Ve o liderin Anadolu’ya gönderdiklerinden biri de Afyon’a gelip Ögüt Gazetesini çikardi. 1918 daha Atatürk Istanbul’da bile degil. Ve bu dönem zarfinda yavas yavas bizim döneme dogru geliyoruz. Koçzadeler Afyon’a gelip 11 Temmuz 1919’da Ikaz Gazetesini çikardilar ki Ikaz da yine kendi içinde ayri özelligi olan ve dogrudan o günkü Sovyet Ihtilalinin takip ettigi Lenin’in dogrudan abone oldugu bir gazeteydi. Lenin’in masasina gidiyordu bir nüshasi. Bu 1917’den beri yine Naksibendilige dayali bir aileden gelen Haci Ali Emre ya da Haci Ali Efendi Sözbirligi gazetesini çikariyordu. Sözbirligi Gazetesi de Ingiliz Istihbarati tarafindan takip ediliyordu. 1919-20-21’lerden bahsediyoruz. Bu zaman zarfinda tabi gazeteler bir mektep. Sözbirligi Gazetesi’nde o tarihlerde 17 yasinda Abdullah Mahir Erkmen Atatürk’ün istegiyle ilk yazisini yaziyor ve bu da beraberinde 1922-48 26 yil her gün yayinlanan bir gazeteyi çikariyor; Haber Gazetesi. Ve dolayisiyla bu süreçte bu gazete kapanma sürecinde biz Dr. Aygen’i nerede görüyoruz? Afyon’da görüyoruz. Tarihler 1937 Kasimina geldiginde yeni bir Armadanin dogusunu görüyoruz. Ne bu Kocatepe. 1937 sanirim 15 Kasiminda ilk nüshasini çikariyor. Ve Ilk Yazi Isleri Müdürü de Atatürk’ün bizzat kesfettigi bu Abdullah Mahir Erkmen. Tabi 2 yâ da 3 nüsha çikabiliyor. 1930’lu yillarin içinde bu son derece zor ve ardindan bu gazete bugüne kadar Afyonlularin bu borcu. Biz disaridan geldik ilgimizi çekiyor ama Basin dernegimizin, basin mensuplarinin Afyon arastirmacilarinin yani bu Faruk Sükrü Yersel’i arastirmamak, arastirilmamasi Afyon için inanilmaz derecede bir eksik. Kominizm ya da sol fikirlerin yaygin oldugu, o dönemlerde Afyon’da birisi çikiyor, kominizmle mücadele adi altinda bir gazete çikariyor. Türkeli. Ve o adam bir doktor. Ve o adam Afyon disindan geliyor. Bunun için Aygen, tarihi perspektiften bizim için daha degerli bir hale gelir. Tehlikeyi görmüs herkes, iste ne olur, acaba, falan derken ama o oradan adini koymus ve bunun mücadelesini her halde ölene kadar bu konu da hiçbir sekilde geri adim attigini görmüyoruz. Aygen’in bu asamadaki hizmetleri belgesele dökümü Afyon basini için de önemli bir güzergah olacaktir diye düsünüyorum. Bunlari bugün 50 yili asan iki gazetemizin Türkeli Gazetesi Belgeseli, Kocatepe Gazetesi Belgeseli adi altinda Kültür Bakanligi’nda ya da Iletisim Baskanligi’nda projelendirerek çok saglikli bilimsel bir sekilde sonuçlara ulastirabilecegini düsünüyorum. Bu arada konumuz basin oldugu için biraz daha dedikoduya girelim. Bahsetmezsek olmaz çünkü. Kocatepe ile Türkeli arasinda okudugunuzda birbiri ile ilgili yogun fikir tartismalari var. Ancak, her 30 Agustos’ta Aygen’i Kocatepe’de görüyorsunuz. Sükrü Küçükkurt’u da yazisi ile Türkeli’de görüyorsunuz. Olmasi gereken bu. Farkli fikirlerdeki isimler milli degerlerde nasil bir araya geliyorlar, çünkü baska bir ülkemiz yok. Bu ülkeyi kalkindiracak, hak edecek yere getirecek olan biziz medeniyetler para ile isle kurulmaz, kitapla fikirle kurulur Aygen bunu sahsiyla lokal anlamda Afyonkarahisar’da göstermistir.”
Yorumlar
Yorum Yap