FAHRETTIN ALTUN: CUMHURBASKANIMIZ DÜNYAYA GÜÇLÜ LIDER DIPLOMASISI DERSI VERIYOR Iletisim Baskani Fahrettin Altun: Avrupa'da bir liderlik krizi var. Karar alici mekanizmalarda bu kriz hissediliyor. Biz, güçlü liderin anlamini Türkiye'de gördük ve görüyoruz. Türkiye, Erdogan gibi bir lidere sahip olmasaydi 2010 yilindaki türbülans bizi içine çekerdi. Yaklasik 1,5 yil önce kurulan Iletisim Baskanligi, Türkiye markasini güçlendirmek, özellikle Türkiye'ye yönelik yurtdisi kaynakli kara propagandanin önüne geçmek için yogun bir çaba sarfediyor. Ulusal ve uluslararasi kamuoylari, karar alici aktörler ve medya ile derinlikli ve çok yönlü iliskiler gelistirmek; iletisimin tüm araç ve yöntemleri ile Türkiye'nin her alanda nitelikli temsilini saglamak ve bu dogrultuda 'Türkiye markasini güçlendirmek' bu kurumun görevleri arasinda. Iletisim Baskani Prof. Fahrettin Altun ile Istanbul'da biraraya gelerek kamu diplomasisinin önemini, Türkiye'ye yönelik uluslararasi kara propagandayi konustuk. -Fahrettin Bey, Iletisim Baskanligi yeni bir kurum. Kurulali henüz iki yil olmadi. Öncelikle sunu sormak istiyorum. Kurumunuz nasil bir misyonu üstleniyor? Sayin Cumhurbaskani'mizin çerçevesini çizdigi üzere, Türkiye markasini güçlendirmek için devlet ve millet arasindaki iletisimi daha saglikli bir hale getirmek, medya sektörüne kamu adina katkida bulunmak ve devletimizin kurumsal kimligini ve kurumlari arasindaki söylem birligini tesis etmek için yola çiktik. Bunun yani sira Iletisim Baskanligi'nin, Türkiye'ye yönelik haksiz ithamlar ve kara propagandaya yönelik çalismalar yapmak gibi bir rolü var. Bu amaçlari yerine getirebilmek için kamu ve özel sektörümüzün birikiminden istifade ederek süreçlerin koordinasyonunu saglamaya çalisiyoruz. Odak noktamizi, günlük krizler, sorunlar, gelismeler ile kisa, orta ve uzun vadeli stratejik iletisim faaliyetleri ve son olarak da stratejik aktivitelere yatirim olarak belirledik. TÜRKIYE ARTIK IDDIASI OLAN BIR ÜLKEDIR -Iletisim Baskanligi 2018 yilindan önce yoktu. Kurum hangi ihtiyaçtan dogdu? Türkiye'nin siyasi bir iddiasi var. Ülkemiz, 2002 yilindan itibaren bu yana degerlendirdigimizde güçlü bir bölgesel aktör oldu. Bunun yanisira küresel bir aktör olma yolunda hizla ilerliyor. Türkiye'nin büyüme seyrinden rahatsiz olanlarin ülkemizi durdurmak için harcadiklari gayret ve buna uygun olarak yürüttükleri kara propaganda, bu büyümeyle orantili bir sekilde artti. Sonuç olarak böyle bir ihtiyaç ortaya çikti. KARA PROPAGANDAYA SEYIRCI KALMAYACAGIZ -Türkiye artik bu propaganda yöntemlerine seyirci kalmayacagini söyleyebilir miyiz? Sayin Cumhurbaskanimiz, Türkiye'nin uzun bir süredir dis aktörler tarafindan ne yazik ki hakkinin yendigini, hakki olan imkanlarin elinden alindigini düsünüyor ve halkin ona verdigi gücü, destegi de milletin gaspedilmis haklarini geri almak için kullaniyor. u nedenle Türkiye'nin tarihsel rolüne de uygun olarak bölgesindeki gelismelere seyirci degil, müdahil oluyor. Cumhurbaskani'miz bir taraftan Türkiye'nin bölgesel gücünü tahkim etmek, onu daha güçlü hale getirmek için ugrasirken, bir taraftan da bölgeden gelecek tehditlerin önünü kesmek için gayret sarf ediyor. Ülkesinin lehine attigi her adim da bir kara propaganda zincirini beraberinde getiriyor. TÜRKIYE'NIN BAGIMSIZLIGI HEDEF ALINIYOR -Bütün bu kara propagandanin kökeninde Türkiye'nin özgür ve bagimsiz bir dis politika üretmesi mi yatiyor? Cumhurbaskanimizin yürüttügü politikalara baktigimizda iki alanda bagimsizlasma çabasi içerisinde oldugunu görüyoruz. Ekonomi ve dis politikada uzun yillar ne yazik ki bagimlilik politikasina mahkum edildi Türkiye. Cumhurbaskanimizin siyasetine bakarsaniz, bu bagimlilikla mücadeleyi temel aldigini görürsünüz. Bu açidan da her zaman özgür ve bagimsiz dis politika, özgür ve bagimsiz ekonomi politikasi yürütmesi gerektigini düsünür. EN BÜYÜK BEDELI CUMHURBASKANI'MIZ ÖDEDI -Türkiye'ye yönelik saldirilarda her zaman Cumhurbaskani Erdogan'in hedef alinmasini nasil degerlendiriyorsunuz? Disarida ve içeride Cumhurbaskani'mizin önüne Türkiye'yi bagimli kilacak reçeteler koydular. Hiçbirini kabul etmedi. Partisindeki aktörlere ve tüm mesai arkadaslarinin önüne bir hedef koydu. Dis politika ve ekonomide tam bagimsiz bir aktör olmak için çaba sarfetti. Artik Türkiye, dis telkinlerin izinden gitmeden dis politikada her alanda kendi dogrularini her platformda haykirabiliyor. Biz bu bagimsizlik yolunda ülke olarak çok büyük mücadele veriyoruz . Sehitlerimiz, gazilerimiz oldu. Milletimiz, iradesini korumaya çalistigi için bedeller ödedi, ekonomik ve siyasi tüm saldirilara karsi sabirla bu mücadeleye omuz verdi. Sayin Cumhurbaskani'miz da bagimsizlasma politikalarini yürüten lider olarak tüm bu süreçlerde büyük bedeller ödedi. Gezi olaylarinda, ekonomik saldirilarda, 17/25 Aralik yargi darbesinde ve son olarak 15 Temmuz ihanetinde milletiyle birlikte Sayin Cumhurbaskani'miz ve ailesi hedef alindi. KAMUOYU DEMOKRASININ MERKEZINDEDIR -Iletisim Baskanligi'nin görev alanlari ve çalismalari katilimci demokrasinin saglikli islemesine ve devletin kurumsal diline, kurumlar arasi koordinasyonuna nasil bir katki sagliyor? Küresel alanda baktigimizda iletisim süreçleri artik siyasetin merkezinde. Demokratik siyasette kamuoyu, merkezdedir. Kamuoyunun dogru bilgilendirilmesi de demokrasinin bir geregidir. Bu konu Cumhurbaskani'mizin çok önemsedigi bir mesele. Cumhurbaskani'miz Istanbul Büyüksehir Belediye Baskanligi döneminde katilimci demokrasiyi ortaya koyan Beyaz Masa pratigini ortaya koydu. Daha sonra Bimer ve Cimer kuruldu. Bunlar toplumun taleplerini, sorunlarini ve önerilerini dogrudan hükümete aktaran mekanizmalardi. Bu mekanizmalarin çok daha güçlü bir sekilde ilerlemesi halkla iliskiler fonksiyonunun çok daha güçlü bir sekilde kamuda yer bulabilmesi için böyle bir yapi ortaya çikti. Tüm bunlar Iletisim Baskanligi'nin kurulusunda etkili oldu. MEDYA SEKTÖRÜNE KATKI SUNUYORUZ -Medya ile iletisimde nasil ilerliyorsunuz? Medya sektörü ile de önemli bir iliskimiz var. Dünyanin her yerinde kitle iletisim araçlari hükümetler tarafindan belirli kurallar, kaideler ve hukuk çerçevesinde düzenlenen alanlardir. Ayrica medya sektörü kamudan enformasyon anlaminda, lojistik anlamda yararlanir. Biz de hem medya alaninin hukuk çerçevesinde hareket etmesini, demokratik siyasete ve katilimci demokrasiye katki sunmasini yani gerçek anlamda dördüncü kuvvet olmasini tesis etmek için hem de kamu adina medya sektörüne katki sunmak için çalismalarimizi sürdürüyoruz. -Devlette söylem birligine çok vurgu yapiyorsunuz. Biraz açar misiniz? Asil önemli unsurlardan biri de devletin söylem birliginin tesis edilmesiydi. Eger devlet içerisinde bir mesele ile ilgili farkli aktörler farkli söylemler ortaya koyuyorsa bu, disariya kötü bir mesaj verir. Bu sadece bir kaos görüntüsü degil, disaridan yapilan müdahalelere devleti açik hale getirir. Biz bunun önüne geçmeye de çalisiyoruz. Bununla birlikte 2002'den bu yana gerçeklestirdigimiz tarihi siçramayi, pozitif hikayemizi, büyüme hikayemizi bütün dünyaya anlatmak da Cumhurbaskani'nimizin talimatiyla kurulmus Iletisim Baskanligi'nin görevlerinin basinda geliyor. DEVLET KURUMLARINDA BÜYÜK DESTEK VAR -Devlet içinde bu koordinasyonun saglanmasi zor bir süreç. Mesafe alabildiniz mi? Her seyden önce bir koordinasyon ihtiyacimizin oldugu düsünüldügü için böyle bir yapi kuruldu. Bütün kurum ve kuruluslarimizda bu yapiya iliskin olarak çok ciddi bir benimseme çok ciddi bir olumlu hava ortaya çikti. Biz bu anlamda tüm bakanliklarimizla, baskanliklarimizla ve ilgili diger tüm kurum ve kuruluslarimizla çalisirken hep sununla karsilastik. Iyi ki Cumhurbaskanimiz böyle bir yapinin kurulmasina ön ayak oldu deniyor. Çünkü genel çerçevede baktiginizda herkes isine odaklanmis durumda, bir yandan is üretiyorsunuz, bir yandan disaridan meydan okumalar var onunla mücadele ediyorsunuz, bir yandan da ürettiginiz isi kamuoyuna anlatmaniz, halktan gelen talep ve öneriler ile çalismalarinizi sekillendirmeniz gerekiyor. Iste bu noktada Iletisim Baskanligi'nin varligi devreye giriyor. Çok ciddi bir destekle karsilastik ve bu destegi çok önemsiyoruz. TÜRKIYE'NIN ITIBARINI HAKETTIGI YERE ULASTIRACAGIZ -Türkiye yurdisinda kendini anlatma noktasinda büyük siçrama gerçeklestirdi. Iletisim Baskani olarak bu konuda hakettigimiz yerde oldugumuzu düsünüyor musunuz? Bu anlamda çok büyük mesafe aldik ama almamiz gereken daha mesafe var. Çünkü Türkiye çok büyük bir ülke ve bizim de bu anlamda hedeflerimiz çok büyük. Türkiye'ye yönelik olan kara propaganda neredeyse yedi düvelin yürüttügü ve insa etmeye çalistigi bir süreç. Bu, Türkiye'ye yönelik kusatma ve yipratma savasinin bir unsuru. Biz sürekli ve güçlü bir sekilde mücadele etmek zorundayiz. Bir yandan izliyoruz, bir yandan tasnif ediyoruz, hedef belirliyoruz ve bu hedeflere kendimizi anlatmaya çalisiyoruz. Her geçen gün kapasitemiz artiyor. Türkiye'nin itibarina yakisir bir imaj olusturmak için gayret sarf ediyoruz. Içeride milletimizin devletine güven duymasi, disarida ise Türkiye'nin itibarinin hakettigi yere ulasmasi için mücadele ediyoruz. Temel fonksiyonumuzu böyle görüyoruz. DÜNYANIN EN FAZLA SIGINMACI AGIRLAYAN ÜLKESIYIZ -Peki Türkiye'yi nasil anlatiyorsunuz? Bunun için ne gerekiyorsa yapiyoruz, yapmaya devam edecegiz. Medyanin konvansiyonel unsurlarini kullaniyoruz, film üretiyoruz, kitap yayinliyoruz, farkli dillerde makaleler yayinliyoruz . Dünyanin birçok yerinde kütür, sanat çalismalari yapiyor, sergiler açiyor, siginmacilarin tasarimlariyla moda gösterileri düzenliyoruz. Gazete söylesileri, dijital unsurlar ve sosyal medyanin bütün imkanlarini kullanarak dünya kamuoyuna ulasmaya çalisiyoruz. Bununla birlikte yüzyüze iletisimi de elbette ihmal etmiyoruz Ülkemizin terörle mücadelesini en dogru sekilde anlatmak için geleneksel ve yenilikçi her iletisim metodunu kullanmaya çalisiyoruz. 15 Temmuz direnisimizin toplumsal bellegimizde hakkettigi yerde kalabilmesi için tüm ülkede ve yurtdisinda çalismalari koordine ediyoruz. Dünyanin en fazla siginmaci agirlayan ülkesi olarak bu konuyu tüm uluslararasi saygin kuruluslarin gündemine aliyoruz. Türkiye'nin insani yardim politikasinda hakettigi saygiyi görmesi için dünya kamuoyunu bilgilendiriyoruz. Ülkemizin önüne mütemadiyen getirilen 1915 olaylariyla ilgili Türkiye karsiti anlatiya dönük çalismalar yapiyoruz. Yurtdisi degisim programlari ile kamu diplomasisini etkin bir sekilde kullanmaya çalisiyoruz. Cemal Kasikçi cinayeti gibi uluslararasi krizlerden ülkemizi korumak için refleks olusturuyor, Baris Pinari Harekati gibi milli çikarlarimizi korumak için giristigimiz tüm harekatlari dünya basininin adil sekilde islemesi için gerekli dogru enformasyonu ve teknik alt yapiyi sagliyoruz. Türkiye'deki azinliklar ile birçok çalismalar gerçeklestiriyor, milli birligimizin tesisi için uygulanabilir her projeyi destekliyoruz. Parlamenter diplomasi çalismalarina destek veriyoruz. Sporda siddetsiz iletisimden gündelik hayatimizin ve dis politika unsurlarinin tümüne varincaya kadar sayin Cumhurbaskanimizin vizyonuyla ülkemizin hakettigi konuma erismesi için üretmeye çalisiyoruz. KITA TÜRKIYE'NIN PERSPEKTIFINI KITAPLA ANLATIYORUZ -Sayin Cumhurbaskani, Libya zirvesinde de gördügümüz gibi kritik toplantilarda katilimcilara konu hakkinda Türkiye'nin bakisini anlatan kitap hediye ediyor. Bu kitaplar amacina ulasiyor mu? Sayin Cumhurbaskani'miz en üst düzeyde devlet baskani olarak bu kitaplari "bizim konu hakkinda perspektifimiz budur" diyerek muhatabina sunuyor. Peki bu bize ne sagliyor? Bizim kirmizi çizgimiz bunlardir diyerek karsi tarafa deklare ediyoruz Kendi tezimizi dogru kavramlarla anlatiyoruz . Bunu benimsemeleri gerekmiyor. Ama biz Suriye ve Libya'daki politikamizin, beklentilerimizin dogru anlasilmasini istiyoruz. Birilerinin propagandasinin Türkiye'nin tezi gibi sunulmasini istemiyoruz. Dahasi, dersini çalismis, bütün boyutlari ile meseleye vakif bir aktör olarak videolarla ve kitaplarla muhataplarin karsisina çikiyoruz. Bu çok önemli bir unsur. CUMHURBASKANI'MIZ LIDERLIK DIPLOMASISI DERSI VERIYOR - Konusmalarinizda siklikla lider diplomasi kavramini kullaniyorsunuz. Tam olarak neyi kastediyorsunuz? Nasil isliyor bu lider diplomasisi? Kamu diplomasisinde en önemli husus nedir derseniz Cumhurbaskani'mizin diplomasi faaliyetleridir derim. Bunun canli bir sahidi olarak söylüyorum. Hizli sonuç alma ve mesajimizi en dogru sekilde iletme noktasinda Cumhurbaskani'mizin diplomasi faaliyetleri en basarili kamu diplomasisi olarak ortaya çikiyor. Bu bir lider diplomasisidir. Eger sayin Trump ile birlikte yürüttügü bu lider diplomasisi olmasaydi Türkiye bugün çok baska konulari tartisiyor olabilirdi. Keza sayin Putin ile de benzer bir lider diplomasisinin sonuçlari ortadadir. Cumhurbaskani'miz dünyaya adeta lider diplomasisi dersi veriyor. Ismini vermeyeyim dünyanin önemli liderlerinden biri. Cumhurbaskani'miza sunu söyledi: Sizinle çok hizli yol aliyoruz. Söz verdiniz ve sizinle birçok proje bitirdik. Bazi Avrupali liderlerle ayni meseleyi konusmaya devam ediyoruz. Güçlü siyasi liderlik bu demektir. AVRUPA'DA LIDERLIK KRIZI VAR -Güçlü siyasi liderlik kamu diplomasisinde ne kadar önemli? Avrupa'da durum nasil mesela? Özellikle Avrupa'da bir lider krizi var. Karar alici mekanizmalarda bu krizi görüyoruz. Güçlü liderin anlamini biz Türkiye'de gördük ve görüyoruz. Sürecin içinde yasarken bu imkanin farkinda olamayabiliyoruz bazen. Türkiye, Recep Tayyip Erdogan gibi güçlü bir lidere sahip olmasaydi 2010 yilinda baslayan bölgemizdeki türbülans bizi içine çekerdi. Bütün bu firtinalara ragmen, gelismeleri Türkiye'nin lehine çevirebildiysek bu, Cumhurbaskani'mizin liderligi sayesinde olmustur. Baris Pinari harekatinin emrini iste bu güçlü liderlik vermistir. Bütün dünyanin karsi oldugu ama Cumhurbaskanimizin "eger ben bu emri vermezsem toprak vermek zorunda kalirim" yaklasimiyla hareket ettigi ve sonucunda o terör koridorunu tarumar ettigi bir adim atilabilmistir. Güçlü siyasi lider, milletinin aleyhine olani gören ve bunu degistirmek için kim ne derse desin çekinmeden adim atabilen liderdir. Örnegin Cumhurbaskani'miz 17/25 Aralik sürecinde FETÖ ihanetini sabirla anlatmis olmasaydi 15 Temmuz'da Türkiye bu kadar büyük bir reaksiyon vermeyebilirdi. Liderlik bu demektir. KARARLI OLURSANIZ KARSINIZDAKI SIZIN POZISYONUNUZA GELIYOR -Katildiginiz toplantilarda bu güçlü liderligin pozitif etkisini görüyor musunuz? Benim Cumhurbaskani'mizdan ögrenmeye çalistigim sey su. Her ne olursa olsun, ülkemizin aleyhine olacak bir durumda asla taviz verilmez, bedeli ne olursa olsun o pozisyonda kalinir. O pozisyonda kalma noktasinda kararli olursaniz karsi tarafin da bir süre sonra o pozisyona geldigini görüyorsunuz. CUMHURBASKANI'MIZ GÜCÜNÜ IMANINDAN ALIYOR -Sayin Cumhurbaskani ile seyahat eden gazetecilerin yaptigi ilk yorum "beyefendinin hizina yetisemedik, enerjisini nereden aliyor" seklinde olur. Siz birlikte çalisirken bu özelligine sahit oldunuz mu? Kendisi ile yakin çalisan biri olarak sunu net ifade edebilirim. Cumhurbaskani'mizin tek takviyesi ve gidasi, adanmisligi ve imanidir. Sonuç alan liderligi, bir sonraki adima odaklanmasini da beraberinde getiriyor . Çok yakici sorunlarla ugrasiyor. Ülkemize yapilan saldirilarla mücadele ederken firsat alanlarini da kaçirmamak için büyük gayret sarfediyor. Öte taraftan temas etmekten, birlikte olmaktan büyük mutluluk duydugu bir halki var. Cumhurbaskani'miz bir yerden geçerken vatandaslarla sohbet edip selamlasmasi onun için adeta bir takviye gida oluyor. Sürekli kosan ve kosturan bir lider var karsimizda. Hiç baska bir tilsim aramaya gerek yok. Bu adanmislik ve imandan baska bir sey degildir.
Yorumlar
Yorum Yap