Gözden kaçırmayın

AFYONKARAHİSAR BELEDİYE BAŞKANI BURCU KÖKSAL´IN 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ MESAJIAFYONKARAHİSAR BELEDİYE BAŞKANI BURCU KÖKSAL´IN 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ MESAJI

ERGENEKON KONUSU Malumunuz oldugu üzere geçtigimiz pazartesi Ergenekon davasinda, tüm saniklarin “silahli örgüt kurmak yönetmek, üyelik, yardim ve yataklik” suçundan beraatina karar verildi. Geçmiste bu davanin siki bir sekilde takipçisi olmustuk.O gün gerek Merhum Erbakan Hocamiz bu konunun üzerinde durmus, ordunun bizim ordumuz oldugu ve ordu içinde bir takim yanlislar yapanlar sebebiyle ordunun tamaminin yipratilmamasi gerektigini söylemisti. Suan YIK Baskanimiz olan Sn. Oguzhan Asiltürk o gün tv’lerde bunun “Ordudaki Amerikan karsiti subaylarin tasfiyesi oldugunu” söylemisti. Biz bunlari söyleyince bir takim ahlaksiz ve müfteri isimler “Saadet Partisi Ergenekon’un dinci ayagidir demislerdi.” Simdi ayni isimler utanmadan sikilmadan bizi yine farkli sekilde itham etmeye devam ediyorlar. Biz o dönemde israrla TSK’nin yipratilmamasi gerektigini söylemistik.Fakat ilerleyen süreçte hakli haksiz denmeden birçok tutuklama ve ceza tatbik edildi.Son olarak ise bugün gelinen nokta da, verilen yanlis kararlardan dönülmüs oldu. Fakat bu yanlis kararlar ile binlerce insanin magdur edildigi de unutulmamalidir. O gün ABD karsiti subaylar tasfiye ediliyor bugün ise ABD yanlisi askerler tasfiye ediliyor. Elbette darbeye tesebbüs edenler cezasini çekmeli ama ordunun komuta kademesini ve ordu düzenini bir daha zedelemek ülkeye zarar veriyor. Iste örnekleri; askeri okullar kapatildi.Askeri hastaneler sivillere devredildi. Bunlarin yaninda son zamanlarda çikan askerlik kanunu da bizi endiseye sevk ediyor.Çünkü asker sayimizi azaliyor. IKTIDARIN ÇELISKILERI Ergenekon sürecinin bu noktaya gelmesi sebebiyle su hususlari da vurgulamak istiyorum. Bu iktidarin hiç degismeyen, çok temel bir özelligi var. Bu özellik hemen her konuda, basladigi nokta ile sonunda geldigi noktanin 180 derece ters olmasi. -Ergenekon davalarina savci olarak basladilar sonra ayni Ergenekon’un avukati oldular. -Dis politikaya, Esad’a kardesim diyerek, saraylarda agirlayarak basladilar sonra en azili Esad düsmani oldular. -Çözüm sürecine, Kandil’in yollarina kirmizi halilar sererek, Dolmabahçelerde mutabakat imzalayarak basladilar, Sonra tas üstünde tas birakmayacagiz dediler. -31 Mart sürecinde bizi terörle isbirligi ile suçladilar hatta sandiklarda muhalefet partileri ile birlikte oylara müdahale ettigimizi bile iddia ettiler. -En son 23 Haziran seçimleri öncesi bir dönüs daha yapip Imrali’yi seçim referansi yapmaya kalktilar, ama bir fayda elde edemediler. Her durumda devlet ve millet zarar gördü. Farkindalar mi bilmiyorum ama kendileri de itibar kaybettiler. Iste bunun en büyük örnegi Istanbul seçimleri. Böyle devlet yönetimi ve devlet akli olmaz.   EKONOMI ve TARIM POLITIKALARI Aciliyet ihtiva eden bir baska meselemiz ise ekonomimizin hali pürmelali. G20 Zirvesi akabinde ekonomik göstergelerde bir rahatlama görülmektedir. Iktidar buradan büyük basarilar elde etmis gibi açiklama yapsa da bu zirvenin tek bir kazanani var o da Trump. Fakat buradan uyarmak istiyorum bu kimseyi rehavete sürüklemesin. Çarsinin pazarin hali ortada her sabah yeni bir zam ile uyaniyoruz. Iste bunun son örnegi Benzine gelen 27 kurusluk zam. Iktidar ekonomiyi düzeltmek istiyorsa; biran önce üretim anlayisina benimsemek zorunda. Bizim üretim üretim demekten dilimizde tüy bitti fakat iktidar bizi anlamamakta israrci. Türkiye ekonomisi bugünden itibaren bütün kaynaklarini üretime tahsis etmezse ekonomi düzelmez. Üretime hizmet etmeyen hiçbir yatirim baslatilmamali. Bizim bu itirazlarimizdan hiç ders almiyorlar. “Siz kimsiniz ki sizden ders alacagiz, bizim 17 yillik tecrübemiz var” diyorlar. Iste tecrübeleri ortada. Üretime yönelik yatirimlara agirlik verin, israf ve yolsuzlugun önünü kesin. Tarim’i bir an önce canlandirmanin yollarina gidin. Simdi hasat mevsimi basladi. Tarimdaki girdilerin tamamindan vergiler kaldirilmalidir. Çiftçinin elinden tutulmali, ortada birakilmamalidir. Çiftçi her attigi adimda bir vergi ödemek zorunda kaliyor. Bu sekilde çiftçi nasil üretim yapsin. Mazottan, gübreden, ilaçtan, elektrikten nerede bir vergi varsa muhakkak kaldirilmali Çiftçinin elinden tutulmali hasat zamani çiftçi ortada kalmamali. Bizim simdi findik politikamiz ney? Bilmiyoruz! Çay nasil gidiyor, bugdayda ithalat devam edecek mi? Allah akil fikir versin tohumda öyle bir sertifikali tohum politikasi güdüyorlar ki hiçbir çiftçi bunun üzerinden gelemez. Normal çiftçi bunu nasil yapacak? Neymis efendim büyük çiftçiler yapsin bunu. Büyükler yapmaz devlet çiftçinin elinden tutmak zorunda. Fransa, Almanya tarimda nasil bu hale geldi Hollanda nasil dünyayi besliyor bunlara bir gidip bakmaz mi insan? Simdi çiftçinin ayaga kalkmasinin formülü çok basit… Peki niye bunu yapmiyorlar? Bunu ben de anlamiyorum bilmiyorlar mi yoksa kullaniliyorlar mi? Biliyorsunuz Fransa bizim tarim bakanimiza sövalye madalyasi vermisti? SURIYELILER Son günlerde bizi endiseye sevk eden bir baska konu ise Suriyeli Mültecilere karsi gerçeklesen saldirilardir. Birileri sanki Suriyeli mülteciler meselesini bilhassa kasiyor ve olaylarin çikmasi için çaba sarf ediyor. Suriyeli mültecilerin durumu ne yazik ki iktidarin yanlis Suriye politikasinin bir sonucudur. Bugün savastan kaçarak ülkemize siginan Suriyelileri magdur etmek ise insanlik suçudur. Suriyeli mülteci meselesinin çözümü mültecilere kötü davranmak, insanlik disi uygulamalarda bulunmak degildir. Bu meselenin hallolmasinin en önemli faktörü Suriye’de barisin biran önce tesis edilmesidir. Bunun için görünen o ki Esad kalici.Esad’i hem ABD hem Rusya koruyor. Esad’la bu meselenin çözülmesi sart. Fakat ben Esad’la görüsmem geri adim atmam diyor olabilirsiniz. Ergenekon’da nasil geri adim attiysaniz bunda da geri adim atin. Kendiniz görüsmek istemiyorsaniz birilerini gönderin görüssünler. Akabinde ise ülkemizdeki Suriyeli meselesi zaten hallolacaktir.Bu gerçege ragmen olaya irkçi bir sekilde, nefret dili ile yaklasanlar bilmeli ki;Tarihe isimlerini kara bir leke olarak yazdirirlar.