"Kim ki uyusturucu kullaniyorsa, çocuklarinin uyusturucu kullanmasini görüyor ve tedbir almiyorsa, hangi okulda, mahallede uyusturucu satanlari insanlar görüyor da bunlari kolluk güçlerine ihbar etmiyorsa bilsin ki daga giden bir kursuna o da destek veriyor demektir. Son derece büyük bir suçun islenmesine susarak katki veriyor demektir. O nedenle buradan bütün vatandaslarimizi mahallelerinde, sokaklarinda, caddelerinde nerede olursa olsun uyusturucu satan bugünümüzü ve gelecegimizi karartan bu hainleri kolluk güçlerine, cumhuriyet savcilarina ve yetkililere sikayet etmeye ihbar etmeye davet ediyorum. Bu dogru bir vatandasin yapacagi dogru bir görevdir. Hepimizin vatandaslik görevidir. Ben eminim ki bu konuda vatandaslarimiz kolluk güçlerimize gereken destegi vermektedirler. Tabi uyusturucuyla mücadele, terörle mücadele anlami tasidigi gibi gelecegimizi saglikli bir sekilde insa etme anlaminda da büyük bir temel atma mücadelesidir. Eger bizim nesillerimiz uyusturucunun esiri olursa bizim gelecegimiz güçlü olmaz. Bugünümüz de iyi olmaz. Bugünümüzün iyi olmasini, gelecegimizin iyi olmasini ve daha güçlü olmayi arzu ediyorsak nesillerimizin saglikli yetismesi bakimindan elbette üzerimize düseni layigi ile yapmamiz gerekiyor. Saglik Bakanimiz Bakanlar Kurulu’nda ifade etti belki yine ifade edecektir burada ama uyusturucuya giden yol esasinda uyusturucudan daha az tehlikeli gibi görülen kötü madde aliskanliklarindan gidiyor. Hani diyorlar ya cehennemin yolu iyi niyet taslariyla döselidir diye öyle bir laf var. Bu da biraz böyle sigaradan basliyor. Eger sigaraya karsi etkin bir mücadele yapamazsak o zaman yanina baska bir kötü aliskanligi derken baska bir kötü aliskanligi koyarak yol aliyor, devam ediyor. Onun için kötü aliskanliklar konusunda bunu önemsiz görüyorum bunu önemli görüyorum yaklasimini bir tarafa koyup ne olursa olsun onunla hep beraber mücadele etmemiz gerekiyor. Adalet Bakanligi olarak biz uyusturucu ile mücadelede en büyük ortakligi diger paydaslarimizla beraber yapiyoruz ama bizim görevimiz uyusturucunun imali, ticareti ve kullanimi sonunda bu ise bulasmis olanlarin cezalandirilmasi ve cezasinin infaziyla ilgili bir konu. Yani isin sonunda bizim görev aldigimiz bir alan ama buraya gelene kadar önleyici bir mekanizmanin islemesi lazim. Önleyici hukuk diyoruz, önleyici saglik diyoruz, önleyici egitim diyoruz baska önleyici mekanizmalarin mutlaka devreye sokulmasi lazim zira hapis cezalarini arttirmak suretiyle uyusturucu suçunun islenmesinde bir azalmanin olmadigini rakamlar bize ifade ediyor. Bildiginiz gibi uyusturucu ile ilgili son 15 yilda çok ciddi mücadeleler yapildi, yapilmaya devam ediyor. Esasinda bu kurul da onun somut bir göstergesi, bu sura da onun somut bir yansimasidir. Türk Ceza Kanunu’nda uyusturucu suçunun cezalari gerçekten önceki ceza kanunumuza göre ciddi sayida arttirildi, ciddi miktarda arttirildi. Bu yetmedi 2005’te yeniden bazi artislar yaptik. Daha sonra degisik zamanlarda cezalari arttiran yeni düzenlemeler yaptik. Infazi da arttirdik eskiden cezanin 3/2’sini yatarken simdi 4/3’ünü cezaevinde geçiriyor. Bunu da arttirma cihetine gittik. Bunun yaninda Türk Ceza Kanunu’nun 191. Maddesinde tedavi maksatli savcilarin da denetimli serbestlik yoluyla bu tedavi isini gerçeklestirmesi satici olmayan, imalatçi olmayan ama bir sekilde bulasmis olanlari bu isin içerisine sokmadan isin disinda tutmak ve tedavi etmek için tedbir almak ile görevlendiren tabi sentetik hocalarim kusura bakmasinlar telaffuzu bile zor ama ve bunun türevlerini de cezayi arttirici neden olarak kanunumuza koyduk ve önemli bir düzenleme yaptik. Bu suçun okul, yurt, hastane, kisla, egitim, askeri ve sosyal tesisler çevresinde islenmesi halini de cezayi arttirici bir neden olarak kanunumuza yansittik. Bu da önemli bir degisiklik oldu. Yine denetimli serbestlik ve kosullu saliverme sürelerinde yapilan degisikligin uyusturucu suçlarindan hüküm giymis olanlarin yararlanmamasini sagladik. Geçenlerde en son bir infazla ilgili bir degisiklik yaptik uyusturucu suçundan hüküm giymis olanlarin yararlanmamasini da orada saglamis olduk. En son Saglik Bakanligimizi da yakindan ilgilendiren, hepimizi ilgilendiren kullanici, tedavi maksatli hastaneye geldikleri zaman hekimlerimiz bunlari zorunlu olarak savciliga, kolluga ihbar etmek durumunda kaliyordu. Yasa bunu emrediyordu görevi yapmadigi zaman suç islemis sayiliyordu. Son çikan kanunla ki suanda Cumhurbaskanimizin önünde imzalaninca yürürlüge girecek. Uyusturucu madde kullanan kisiler tedavi maksadiyla hastanelere geldigi zaman doktorlar kendilerini savcilara, kolluga ihbar etmeyecekler bir ihbar yükümlülügünü kaldiracaktir. Böylelikle hapis cezasi korkusuyla, yargilanma endisesiyle tedaviden kaçan veyahut tedaviye gitmek istemeyenlerin üzerinde bu baski da kaldirilmistir. Cezaevlerinde ise Sayin Bakanlarim, degerli misafirler sigara, alkol ve madde bagimliligiyla mücadele programi Hayat Için Degisim Mücadele Programi, Öfke Kontrol Programi gibi degisik isimler altinda özellikle uyusturucu madde kullanan kisilerle ilgili ve uyusturucu ile ilgili önemli egitim programlari yapildigini da buradan ifade etmek isterim. Bu programi biz Saglik Bakanligimizla, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanligimizla, Diyanet Isleri Baskanligimizla ve diger paydaslarimizla ortak bir biçimde yürüttügümüzü buradan tekrar ifade etmek isterim."
Yorumlar
Yorum Yap