Gözden kaçırmayın

Kütahya'da Doğa Yürüyüşü EtkinliğiKütahya'da Doğa Yürüyüşü Etkinliği

“Saglikta reform” diye baslayip saglikta kaos yarattilar! (DP Basin Merkezi – 19 Mart 2019) Demokrat Parti Genel Baskani Afyonkarahisar Milletvekili Gültekin Uysal, yaptigi yazili açiklamada iktidarin saglik politikalarini degerlendirdi.   Demokrat Parti Genel Baskani Afyonkarahisar Milletvekili Gültekin Uysal, katki paylarindan ilaç bulamama sorununa, borçlu üniversite hastanelerinden sehir hastanelerine kadar saglik sektöründe yasanan kaos ortamina vurgu yapan yazili açiklamasinda sunlari kaydetti:   “Katki payi ödemeleri her geçen gün artiyor”   “AKP, iktidara geldigi ilk günden bu yana en çok saglik hizmetlerinde yaptigi reformlarla övünüyordu. Aradan geçen süre zarfinda ise, saglik sektöründe her sey birbirine girdi, hizmet kalitesi düstü, vatandasin cebinden her gün daha çok para çikti, ilaç bulunamaz ve hatta bazi ameliyatlar yapilamaz hale geldi, kisaca her sey birbirine girdi.   Katki katilim payi, reçete bedeli, ilaç basina ücret gibi çok sayida kalemde yurttaslarin saglik hakki parali hale getirildi. Vatandasin ister kamu olsun ister özel, isterse üniversite hastanelerinde muayene olmak için ödedigi katki payi her yil yüzde 20 ile yüzde 60 arasinda artti.   “Acil servisler amacindan sapti”   Katki katilim payi ödeyemeyen hastalarin ilk duragi haline gelen Acil servisler içinden çikilamayacak bir sorun haline geldi. Yillik hasta basvuru sayilari yüz milyonlarla ifade edilir oldu. Basvuranlarin yüzde 80’i ise acil olmayan hastalar. Sadece acil servislerde hizli ve ucuz saglik hizmeti alabilen halkimiz buralara yigildi. Acil servisler amacindan sapti, ülkenin saglik hizmeti yükünün önemli bir kismini karsilayan yerler haline geldi.   “Ilaç sikintisi yasaniyor”   Hastalar uzun zamandir bazi ilaçlara ulasmakta büyük zorluk yasiyor. Özellikle kanser, tansiyon, göz ilaçlarinda uzun zamandir sikinti yasaniyor. En fazla kullanilan 100 ilacin 95’inin ithal olmasi ve Türk lirasinin deger kaybetmesi sikintinin asil nedeni. Düsük fiyattan satis yapmak istemeyen ilaç firmalari, üretim ve ithalatini azaltirken bazi depolar ve eczaneler ilaçlari stoklayinca, sikinti tehlikeli boyuta tasindi. Ithal ilaçlarin fiyatlandirmasinda kullanilan kuru ilan eden Fiyat Degerlendirme Komisyonu 19 Subat’ta geçen seneye göre yüzde 26,4’lük artisla kuru 1 Euro = 3,40 TL olarak belirledi. Euro kurunun mevcut piyasa fiyatinin çok altinda ilan edilmesi nedeniyle, bazi ilaçlar hala piyasada yok. Ilaçlarini bulamayan vatandasin hayati ise tehlike altinda.   “Kamunun kaynaklari yagmalandi”   Hastanelere basvurularda randevu sistemine geçildi. Ancak randevular ya çok geç tarihlere verilmekte ya da sira bulunamaz hale gelmis durumda. Aylar sonrasina sira alindiginda ise muayene, tahlil, tetkik gibi asamalarda uzun kuyruklarda beklemek gerekiyor. Su an gelinen noktada hastanelerin üçte biri özel hastaneler. Özel hastanelerin devlete fatura ettigi çogu kez gereksiz ama abartili tetkik, muayene ve tahlil ücretleri bilerek görmezden gelindi, kamunun kaynaklari yagmalandi, açikçasi devlet soyuldu.   “Üniversite hastaneleri borç bataginda”   Medyada yer alan haberlere göre, Akdeniz Üniversitesi Tip Fakültesi, Istanbul'daki Çapa Tip ve Cerrahpasa Tip Fakülteleri'nin medikal firmalara borcu nedeniyle faaliyetlerini durdurma noktasina geldigi, borç bataginda oldugu bildiriliyor. Edinilen bilgilere göre, tip fakültelerinin medikal firmalara çok yüksek seviyede borcu var ve borçlar 4 yil gecikmeli ödeniyor. Bu nedenle, birçok tip fakültesi bu borç batagindayken, fakülte yetkililerinin ilaç, tibbi cihaz ve tibbi malzeme almak için açtiklari ihalelere birçok büyük firma katilmiyor.   Üniversite hastaneleri, muayene olan her hasta için SGK’dan belli bir miktar ödeme aliyor. Bunun disinda hastalardan hiçbir sekilde ücret talep edilmezken, bu meblag içine hastanin muayene, laboratuvar tahlilleri ve diger tüm tetkikleri giriyor. Üniversite hastanelerine gelen hastalarin büyük bir çogunlugunu da tibben zor vakalar oldugu için, hemen her hastanin maliyeti, ödenen ücretin üstüne çikiyor.   Saglik Uygulama Tebligi'nde (SUT) belirlenen ücretlere 10 yildir zam yapilamadigi için, giderler artarken, gelirler hep ayni kaliyor ve ödenenden daha pahali bir saglik hizmeti ortaya çikiyor. Dolayisiyla üniversite hastanesinde bir ameliyat yaptiginizda zarar ediyorsunuz, çünkü yaptiginiz islemin maliyeti SGK tarafindan karsilanmiyor. Bu yüzden Üniversite hastaneleri acil durumlar disinda ameliyat yapmiyoruz diye açiklama yapiyorlar.   “Sehir Hastaneleri vatandas gitmese de uzun yillar bütçeye yük olacak”   Simdi de sehir hastaneleri gündemde. Sehir hastaneleri köprüler gibi “hasta garantili” ihale edildi. Semt hastaneleri kapatiliyor, sehir hastanelerine tasiniyor. Sehir hastaneleri çok büyük araziler gerektirdiginden merkezde degil, sehrin daha uzak bölgelerinde insa ediliyor ve bu da hastalar ve personel için ulasim zorlugunu beraberinde getiriyor. Avrupa ülkeleri bu yöntemi denedi ve çoktan vazgeçti. Uluslararasi standarttaki arastirmalar bir hastanenin en verimli 300 ile 600 yatak arasinda çalisabildigini gösteriyor.   Kamu Özel Is birligi (KÖI) modeli altinda Türkiye'de toplam 31 sehir hastanesi projesi yapiliyor ve simdiye kadar bu projelerden 9’u tamamlandi. KÖI projelerinde devlet hazine arazisini 25-35 yil arasi süreler için sirketlere ücretsiz tahsis ediyor. Devlet, hastaneleri insa eden sirketlere bu süre boyunca hem bina kirasi hem de sagladiklari "kamu hizmetleri” karsiliginda bir bedel ödüyor.   Uzmanlar, sehir hastanelerinin 2019 mali yili bütçesine 3,6 milyar TL yük getirecegini, 2021 yilinda ise söz konusu harcamalarin 16,8 milyar TL ‘sina ulasacagini tahmin ediyor.   “Saglik sektörü kargasa ortamina sürüklendi”   Sirketlere uzun yillar aktarilacak olan parayla daha uygun sartlarda ve sehir merkezlerinde hastaneler yapilabilecekken, sehir hastanelerinde kamuda yapilan ihalelerin birkaç katina varan bir maliyete ulasiliyor. Sehir hastaneleri, kamu kaynaklarina uzun vadeli zarar veren projeler. Sözlesme bedelleri ve sartlari ticari sir gerekçesiyle açiklanmiyor. Sirketler bu hastaneleri uluslararasi finans kuruluslarindan kredi alarak gerçeklestiriyor ve maliyetlerini de yaklasik 5-6 yil içinde çikartiyor. Geri kalan 20 yil da ise sirketler tamamen kar ediyorlar.   AKP Iktidarinin “Saglikta reform” diye baslattigi sürecin, 7’den 77’ye her yasta her bir vatandas açisindan hayati derecede önemli olan saglik hizmetlerini, kisaca saglik sektörünü sürükledigi kargasa ortami iste budur.”