Üç günlük yoğun bir çalıştayın ardından, Afyonkarahisar’ın sokaklarında ruhumu dinlendirmek için dolaşmaya çıktım.

Gözden kaçırmayın

Kurum Müdürlerin'den Serteser’e Taziye ZiyaretiKurum Müdürlerin'den Serteser’e Taziye Ziyareti

 

 Akşamüstünün yumuşak güneş ışığı, taş sokaklara dokunurken, kaleye doğru yol alıyordum. O sırada gözüme bir manzara ilişti: Yaşlı bir teyze, kapısının önünde oturuyordu. Yüzünde, yılların biriktirdiği bilgelik ve sakinlik vardı. Bu huzurlu anı izlerken, arkamı döndüğümde başka bir detay dikkatimi çekti. Bir yaşlı amca, elinde poşetlerle ağır adımlarla evine doğru gidiyordu. Meyve, sebze almış...

Anı ölümsüzleştirmek için deklanşöre bastım.

Fotoğrafı çektikten sonra teyzenin yanına oturup sohbet etme imkânı buldum.

Önce halini hatırını sordum, "İyiyim evladım" dedi. Ardından merakla sordum: "Belediye başkanınızdan memnun musunuz?" Yüzüne sıcak bir gülümseme yerleşti, sanki kalbinden gelen samimi bir sevgiyle: "Burcu Köksal çok değerli bir insan.

 Biz yaşlılarla ilgileniyor, bizi önemseyip mutlu ediyor. Her zaman yanımızda olduğunu hissettiriyor," dedi.

Meğer o teyze ile amca, yıllardır bu sokaklarda yaşayan bir karı kocaymış. Hayatın yükünü birlikte taşımışlar, sevinçleri ve zorlukları beraber paylaşmışlar.

O an fark ettim ki, bu sokakta yalnızca iki insanın hikayesi değil, bir şehrin dokusu ve insana verdiği değer saklıydı.

Burcu Köksal’ın çalışmaları sayesinde yaşlılar yalnızca hatırlanmıyor, değer gördüklerini de hissediyorlardı. Bu, bir liderin en kıymetli özelliklerinden biri değil midir?

O gün, sadece bir fotoğraf çekmekle kalmadım; yaşamın samimi, içten bir hikâyesine tanıklık ettim.

 Bu hikâyeyi anlamlı kılan şey, bir liderin şehirde yarattığı güven ve sevgi dolu atmosferdi. Afyonkarahisar’ın sokaklarında, güneşin altında, insana dokunan bir hikâye yazılıyordu. Ve Burcu Köksal, bu hikâyenin görünmez ama güçlü kalemiydi.