Insanlarin var olmasini ve birlikte yasamasini mümkün kilan haklari korumak, hayatin önceligi hâline getirmek, adalete, barisa dayali bir dünya tasarlamak için çok önemlidir. II. Dünya Savasi'nda irkçi, sömürgeci hesaplasmalarla milyonlarca insanin hayatini kaybetmesi akabinde kabul edilen Birlesmis Milletler (BM) Insan Haklari Evrensel Beyannamesi'nin üzerinden 70 yil geçti. Bugün, insan haklari noktasinda daha duyarli olmak gerekirken, zulüm, dogrudan insani hedef aliyor, saldirilarini alenen, daha organize ve güçlü bir sekilde sürdürüyor. Bugün hepimize düsen görev, insan haklarini gerçekten savunacak yeni ve daha islevsel platformlar gelistirmek için çaba sarf etmektir. Insanligin savas, katliam, yikim, sömürü düzeni gibi çok aci tecrübelerden sonra insan haklarini tüm dünyada yayginlastirmak, hak gaspini önlemek için yayimlanan insan haklari beyannamesi anayasalarda da yer almistir. Buna ragmen zulüm önlenememis, mazluma sahip çikilamamis, sömürü durdurulamamis, haklarin çignenmesi engellenememistir. Oysa anayasalarin insan haklari açisindan gelismislik düzeyi, bireyin hak ve özgürlük alanini genis tutan özelligiyle ölçülmektedir. Tarihte de her medeniyet, bu haklari koruyup yasanilir kildigi ölçüde var olmus, yasaklayip kisitladigi ölçüde de zayiflamis ve yok olmustur. Tüm bu açilardan insan haklari baglaminda günümüzü degerlendirdigimizde maalesef bir çöküsün esiginde oldugumuzu görmekteyiz. Bizim medeniyetimiz insanligi bir aile olarak görmüs, insana her zaman gereken degeri vermis, insan haklarini saygin, korunmasi ve yasatilmasi gereken en degerli sey olarak addetmistir. Çünkü insan, haklarini kullandigi, iradesini tercihlerine yansitabildigi, zulümden kendisini emin htigi, degerlerini yasadigi ve yasattigi ölçüde onurlu bir hayat sürebilir. Bu düsünceden neset eden medeniyetimiz insanlar arasinda etnik ve inanç farkliliklarini bir zenginlik olarak görmüstür. Onlarin özgürce yasamalarina ve inançlarini özgürce ifade etmelerine her zaman imkân vermistir. Medeniyetimizin genis cografyalarda asirlar boyunca hüküm sürmesinde ve bugün gönül cografyamiz olarak ifade bulmasindaki temel neden de budur. Maalesef bugün dünyanin her yerinde insan hakki ihlalleri yasanmaktadir. Bu ihlaller de siradan vakalar olarak kaniksanmis durumdadir. Insanlik modern görünümlü barbarlarin saldirisi altindadir. Maddi, manevi, sosyal, siyasi, dini açidan insan ve hak kavramlari arasindaki uçurum, her geçen gün açilmakta ve derinlesmektedir. Emperyalist devletler, insan haklari kavramini kendileri açisindan tavizsiz bir menfaat aracina dönüstürmekte, kendilerine yönelik bir sey oldugunda bütün dünyayi ayaga kaldirmakta, Islam dünyasinda oldugunda kör ve sagir kesilmekte hatta zulmün icrasina aracilik bile edebilmektedir. Ekranlardaki dil illüzyondan, uluslararasi törenlerdeki gösteriler seremoniden, protokollerdeki imzalar kayittan öteye gitmemektedir. , Gazze'de, Suriye'de, Irak'ta, Libya'da, Yemen'de, Arakan'da, Türkistan'da, Bosna-Hersek'te yasanan acilarin sebebi, emperyalist devletlerin, sadece kendi siyasi, ekonomik çikar ve planlarina hizmet ettigi ölçüde insan haklarini kullanmadaki ikiyüzlülükleri, kendi çikarlari söz konusu oldugunda bir ülkeyi yok edecek, bir milleti toptan öldürecek pervasizligi gösterebilmeleridir. Bizim açimizdan vahim olani da bu zulümleri yasayan milletlerin daginikligi, ümmetin zalim aktörlere karsi birlikte mücadele edememesidir. Sessiz kalinan her zulüm, zalimi daha da cesaretlendirecektir. Unutulan, görmezden gelinen her trajedi, yeni trajedilerin kapisini aralayacaktir. Daha net bir ifade ile zulme riza da zulümdür. Egitim-Bir-Sen olarak, dünden bugüne, kim yaparsa yapsin haksizliga karsi çiktik, kime yapilirsa yapilsin mazlumun yaninda olduk. Hiçbir zaman zulmü alkislamadik, her zaman hakki tutup kaldirdik. Güçlüyü hakli kilmak için degil, hakliyi güçlü kilmak için kurulduk. Haktan yana olmanin haksizlikla savasmayi gerektirdigini haykirdik. Haksizliklara karsi susmadan, insan haklarina duyarli, gelecegin dünyasini adalet ve hakkaniyet üzerine kuracak olan herkesle birlikteligimiz ve mazlumlara destegimiz devam edecektir. Daha adil ve yasanilir bir dünya için 'insan, haklariyla bir bütündür; haksizliga sessizlik, zulme cesarettir' diyor, tüm insanligi daha duyarli olmaya ve zulme karsi birlikte hareket etmeye davet ediyoruz. Mustafa Arslan Sube Baskani
Yorumlar
Yorum Yap