Gözden kaçırmayın

Sinanpaşa İlçe Başkanı Ender Oğuz Ameliyata Alındı, Sevenleri Şifa Dileklerini İletiyorSinanpaşa İlçe Başkanı Ender Oğuz Ameliyata Alındı, Sevenleri Şifa Dileklerini İletiyor

“Darbelerle mücadele için demokrasi ve hukuk devleti sarttir”   “O günün iktidar sahipleri neye yasak dediyse bugünün iktidari da ayni seyleri yasak etti”   (DP Basin Merkezi – 12 Eylül 2022) Demokrat Parti Genel Baskani Gültekin Uysal, 12 Eylül darbesinin yildönümü dolayisiyla bir mesaj yayinladi.   Uysal, mesajinda darbelerle mücadele için demokrasi ve hukuk devleti olmak gerektigine vurgu yaptigi mesajinda su görüsleri ifade etti:   “Bu ülke iki 12 Eylül gördü”   “Bugün 12 Eylüllerin yil dönümü. Çogul kullandim zira bu ülke iki 12 Eylül gördü. , Ilki askeri vesayeti bir darbe ile tesis edip anayasa degisikligi ile hakim kildi, digeri ise bir siyasal anlayisin yargi üzerindeki gücünü tahkim etmek için yeni bir vesayet sistemi ortaya çikardi.   1980 yilinda, üniformasini çikarip er meydaninda siyasi mücadele edemeyecek korkak ve hain bir grup askerin, silahli kuvvetlerin gücünü arkasina alarak gerçeklestirdigi darbe Türk Siyasetinin en büyük kirilmalarindandir . Tipki 1960 Darbesi gibi bu darbeyi gerçeklestirenler de bir suç sebekesinin üyeleridir.   Darbeciler, bu hadsiz ve seref yoksunu eskiyalar milletin rizasini gasp, iradesini talan etmis, darbeye maruz kalan Adalet Partisi ve Basbakan sifati ile Süleyman Demirel’in sahsinda demokrasi ve adaleti hedef almislardir.   12 Eylül 1980 Darbesi yalniz bir döneme karsi girisilmis bir ihanet hareketi olmakla kalmamis, 1960 Darbesinin müsebbibi hainlerin nesebi bir zümre, yaptiklari ile 12 Eylül’de asirlik demokratik kazanimlari ortadan kaldirmistir. Bu bakimdan 12 Eylül bizzat millete, milletin gayretlerine yönelik bir cürümdür.   Demokratlarin “Büyük Türkiye” ülküsüne ve milletimizin refah ve kalkinmasina karsi ilk örgütlü suçu isleyenlerin, yani 27 Mayisçilarin ektigi nifak tohumu 12 Eylülcülerle kurumsallasmistir. 1960 ile birlikte milletin rizasini kazanamayanlarin milletin rizasini gasp etme anlayisi 12 Eylül ile birlikte anayasal bir hal almistir. Bu hal, Demokrasiyi “hal etmek” üzerine mukimdir. Darbecilerin hazirladigi ve dikte ettigi anayasa o günden bugüne demokrasiyi “müsaade edildigi kadar” bir kavram haline getirmistir.   Bugün inat ve israrla bir taraftan 12 Eylül’ü sözde telin edip onun biraktiklari ile iktidarlarini tahkim edenler de bundan istifade etmek niyetindelerdir.   12 Eylülcü çetenin cürümlerini, o feci fiili hali hukuki bir kimlige kavusturmak için Milletin önüne getirdigi darbe anayasasi neredeyse ayniyla devam etmektedir. Ancak daha da aci olarak bir takim degisiklikler olsa da, yasak savma kabilinden bu hain darbe kinansa da bugünün iktidar sahipleri 12 Eylülcülerin biraktiklarini bir miras gibi sahiplenmistir.   Sadece yasal olarak degil, toplumsal olarak da iktidar yaptiklari ile 12 Eylül darbesini gerçeklestirenlerin murisi oldugunu beyan etmektedir. Son birkaç aydir konusulan yasaklarsa bunun bir örnegidir.   Daha önce de beyan ettigim gibi;   12 Eylül'de duvarlara yazilan yazilara ceza verilirken bugün cezalar kaldi, duvarlar degisti.   Sansür kaldi, getirilen mecralar degisti.   Vesayet kaldi, yapanlar degisti   Meclis kaldi, yetkileri(!) degisti.   Demokrasinin adi kaldi, mahiyeti degisti   12 Eylül'ün anlayisi kaldi, isimler degisti.   O günün iktidar sahipleri neye yasak dediyse bugünün iktidari da ayni seyleri yasak etti.   Geçmis darbelerden kendilerine sahte magduriyet yaratan bu iktidar ve mensuplari için 28 Subat’in ürünü olduguna dair söylenenler bu bakimdan degerlendirince eksik kalir. Bu iktidar anlayisini, bu yasakçi zihniyeti 12 Eylül dogurmus, 28 Subat ise büyütmüstür.   Elbette bu yetmemis, askeri vesayetle mücadele diyerek propaganda yaptiklari bir dönemde ikinci 12 Eylül ile bu iktidar kendi vesayetini, özellikle yargi üzerindeki vesayetini kurmustur.   Bu sekli ile AKP iktidari darbelerle mücadeleyi darbelerin kendi islerine gelmeyen noktalari ile mücadele etmek seklinde yürütmüs, eksik kalanlari ise 12 Eylül referandumunda oldugu gibi baska yöntemlerle tamamlamayi uygun görmüstür.   Tüm bu degerlendirmelerle birlikte bilinmesi gerekir ki darbelerle mücadele için demokrasi ve hukuk devleti sarttir.   Kaldi ki 15 Temmuz’a giden süreç, iktidarin demokrasiyi bertaraf etmesi, hukuk devleti ve dolayisiyla liyakati de ortadan kaldirmasi ile yasanmistir.   Bu düsüncelerle bugün yil dönümü olmasi bakimindan basta 12 Eylül Askeri Darbesi olmak üzere tüm askeri darbeleri ve demokrasi disi her türlü yöntemi bir seçenek olarak gören zihniyetleri telin ediyor, “daha fazla hürriyet, daha güçlü demokrasi" dedigi için darbelere muhatap olmus, darbelerin magduriyetini gerçekten yasamis demokrat gelenegin temsilcilerini,12 Eylül'de seçilmis hükümetin Basbakani olarak darbecilerin ilk hedefi olmus Adalet Partisi Genel Baskani Süleyman Demirel'i ve ahirete intikal etmis tüm demokrasi taraftarlarini rahmetle aniyorum.”   Afyon HABERI