Gözden kaçırmayın

AFYONKARAHİSAR BELEDİYE BAŞKANI BURCU KÖKSAL´IN 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ MESAJIAFYONKARAHİSAR BELEDİYE BAŞKANI BURCU KÖKSAL´IN 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ MESAJI

Demokrat Parti Genel Baskani Gültekin Uysal, göçmen meselesini degerlendirdi “Mülteci meselesini ‘vicdan’ ve ‘nefret’ parantezine sikistirmadan akl-i selim ile ele almaliyiz!” “Bu memleket Avrupa’ya göçmek isteyenler için zindan degil,  biz de AB’nin gardiyani degiliz!” “AKP, Türkiye’yi AB’nin tampon bölgesi haline getirdi” (DP Basin Merkezi – 28 Temmuz 2021) Demokrat Parti Genel Baskani Gültekin Uysal, göçmen meselesini degerlendirdi. Uysal, meselenin adeta ülkemizi dizayn etmek isteyen kimi odaklarin bir projesi haline geldigini söyleyerek AKP iktidarinin Türkiye’yi AB’nin tampon bölgesi haline getirdigi söyledi.  Genel Baskan Uysal, meselenin çözümü için dis politikadan milli güvenlige kadar bütüncül bir akil ve politika silsilesi gerektigine vurgu yapti.  Uysal ayrica “Bu ülkede açik kapi politikasi ile sinirlari yolgeçen hanina çevirip taraf olan da, sadece slogan düzeyinde bir akilla geri gönderecegiz diyerek aleyhte olan da ‘Mülteci’ meselesinde yanlista yarisiyor!” diyerek meseleyi yanlis veya eksik ele alanlara da uyarilarda bulundu ve çözüm önerilerini siraladi. Mülteci meselesinin ‘vicdan’ ve ‘nefret’ parantezine sikistirilmadan akli selim ile ele alinmasi gerektiginin altini çizen Uysal, “Bu memleket Avrupa’ya göçmek isteyenler için zindan degil,  biz de AB’nin gardiyani degiliz!” diye konustu. Demokrat Parti Genel Baskani Gültekin Uysal’in yaptigi yazili açiklama söyle: “Ortadogu’da liderlik derken, potansiyel riskler ve tehditler konusunda liderlige eristirdiler ülkemizi” 2011 yilinda sinirdaslik temelinde dahil oldugumuz Suriye Iç Savasi’nda, anlamsiz bir tahayyül ile savasa müzahir olan AKP, Türkiye’de demografik ve sosyolojik olarak büyük bir degisimin yasanmasina sebep olmustur. “Orta Dogu”da liderlik hayali ile çiktiklari yolda potansiyel riskler ve tehditlerde liderlige eristirdikleri ülkemiz, bugün yeni ve çok tarafli bir göçün odagi, duragi haline gelmistir. Son 10 gündür Iran üzerinden ülkemizde sayilari belki de yüzbinleri bulan sayida yeni bir göç dalgasi yasanmaya baslamistir. Mevzuatimiz ilgili göçmenleri “mülteci” olarak kabul etmemektedir. Bu göçmenler “zorunlu siginmaci” ya da “kaçak göçmen” olarak nitelendirilmektedir. Kavramlarin içerigine baktigimizda kendi ülkelerinden “zorunluluk” hali ile ya da kaçak olarak ülke degistirenlerin, geldikleri ülkelerde, daha iyi kosullara erismeyi bekledikleri anlami çikmaktadir. “Erdogan’in Suriye’de attigi her adim, ülkemiz adina riskleri büyüten bir dereceye erismistir” Zira Suriye’de yasanan iç savas neticesinde ülkemize kabul edilen “zorunlu siginmacilar” en temel haklari olan yasam haklarinin ihlal edilmesine dair tehlikeleri göz önünde bulundurup ülke degistirmislerdir. Sadece Suriye’de degil, savasin oldugu nice cografyada demografik hareketler bu saikle cereyan etmektedir.  “Inadina” hareket etmeyi izan ile hareket etmeye tercih eden AKP ve Genel Baskani Erdogan’in Suriye’de attigi her adim, ülkemiz adina riskleri büyüten bir dereceye erismistir. “Suriye’den münferiden devam eden göç, adeta ülkemizi dizayn etmek isteyen odaklarin bir projesi halini almistir” Bugün, Suriye’den münferiden devam eden göç, artik “zorunluluk” halini asmis, adeta ülkemizi dizayn etmek, nüfus üzerinden “nüfuz” elde etmek isteyen kimi odaklarin bir projesi halini almistir. Suriye’den ülkemize yönelik 10 yildir süren nüfus hareketliligi, ülkemizde bir istihdam hareketliligine denk gelmektedir. “Kontrolsüz göç hareketi, bir kisim isverenin isine geliyor” Göç meselesinin en temel iki boyutundan biri de istihdam temellidir. Türkiye’de sosyolojik olarak tam anlami ile “yikim”a neden olan bu kontrolsüz göç hareketi, AKP’nin bozdugu ekonomi nedeniyle bir kisim isverenin isine gelmektedir. Ülkemize yönelik her göç, kimileri tarafindan, diger tüm boyutlari bir kenara birakilarak yalnizca “ucuz” ve “güvenliksiz” is gücü olarak degerlendirilmektedir. Hükümet kayit disi istihdamla mücadele etmek zorundayken adeta tam tersini tesvik etmeye çalismaktadir. “Meseleyi akli selim ile ele almaliyiz” Sosyal güvenlik sistemini de tüm sistemler gibi batiran AKP, bu göç meselesini “ümmet” nidalari arkasinda bu sekilde ele almaktadir. Bu nedenle kimileri gözünü kapatmakta, kimileri ise “ensar” edebiyati ile sinirlari açmaktadir. Düzensiz göç meselesi, yalnizca vicdanla veya nefretle, yalnizca ümmet söylemleriyle geçistirilemez. Meseleyi bu parantezlere sikistirmadan akli selim ile ele almaliyiz.  “Ucuz isgücü” iktidar için daha az sosyal güvenlik harcamasi demekken, ekonominin can çekismesi ile çaresiz birakilan tüccar için, esnaf için, sanayici için maalesef daha düsük maliyet demektir. “Kontrol hastaligina yakalanan AKP, ne hikmetse, bir tek göçü kontrol etmemekte” Türkiye Cumhuriyeti’nin imkanlari, Türkiye Cumhuriyeti vatandaslari içindir! Muhalefeti kontrol edeyim, medyayi kontrol edeyim, yargiyi kontrol edeyim diyen, kontrol hastaligina yakalanan AKP, ne hikmetse, bir tek göçü kontrol etmemekte, her seyi kaydeden iktidar göçmeni kayit etmemekte, “ucuz isgücü” olarak görülen zorunlu siginmaci ve kaçak göçmenlerin alternatif maliyetini hesap etmemektedir. Devlet içeri gireni, disari çikani bilir. Devletin alameti farikalarindan biri de budur. “AKP için göçmenler ucuz isgücü ve AB kapisinda bir kozdan ibarettir” Hükümet yetkilileri, halktan, gerçek gündemlerden kopuk her yönetimde oldugu üzere, kaçak göçmen çalistiran bir avuç sanayicinin ne kadar mutlu oldugundan dem vurmaktadir. AKP için zorunlu siginmacilar, göçmenler sadece ve sadece ucuz isgücü ve AB kapisinda bir kozdan ibarettir. AKP, Türkiye’yi AB’nin tampon bölgesi haline getirdi. “Meseleyi kazanç düzleminde ele aliyorlar” AB ile alakali süreci sadece vize serbestisine angaje eden, serbest dolasimi tüm demokratik kazanimlarin önüne koyan AKP, Suriye’de müzahir oldugu sorunlar neticesinde sosyal bir risk haline gelen göç hakkinda da meseleyi “kazanç” düzleminde ele almaktadir. “2016’da AB ile rüsvet pazarligi yapildi” AB ile “esit” taraf temelinde 60 yildir yürütülen iliskiler AKP’nin eli ile göçmenlerin bir tehdit unsuru oldugu ve restlerin çekildigi bir iklime evrilmistir. Ekonomik olarak yolsuzlugu artik paçalarindan akan AKP iktidari, göçmenler ile alakali da ayni durumdadir. 2016 yilindan “Geri Kabul Antlasmasi” adi altinda AB ile göçmenler üzerinde rüsvet pazarligi yapan AKP, bugün gündemde olan Afgan göçmenlerle alakali da elbet ayni noktaya gelecektir. “Bu memleket Avrupa’ya göçmek isteyenler için zindan degil, biz de AB’nin gardiyani degiliz!” Türkiye Cumhuriyeti’nin Avrupa Birligi ülkelerini rahat ettirmek gibi bir meselesi yoktur. Kendi vatandaslarini rahat ettirmek gibi bir mecburiyeti vardir. Bu memleket Avrupa’ya göçmek isteyenler için zindan degil, biz de AB’nin gardiyani degiliz! AB’nin “yardim” yapmasi AKP’ye “ensar” oldugunu hatirlatirken, “yardim yapmiyoruz” demesi bir anda vatan konulu hamasi cümlelerin kurulmasina neden olmaktadir. Dolayisiyla AKP için her meselede oldugu gibi “para konusur.” Zorunlu siginmacilar ve kaçak göçmenlerle alakali ne yazik ki “dis politika” ve “milli güvenlik” ekseninde meseleyi tartismaktan uzagiz. Bu da karsitliklardan beslenen, karisikliklardan medet umar hale gelen AKP ve Genel Baskani Erdogan’i istahlandiriyor. Açik yüreklilikle söylemek isterim ki; bu ülkede açik kapi politikasi ile sinirlari yolgeçen hanina çevirip taraf olan da, sadece slogan düzeyinde bir akilla geri gönderecegiz diyerek aleyhte olan da ‘Mülteci’ meselesinde yanlista yarisiyor! Bu bakimdan yapilmasi gerekli olanlari söyle siralayabiliriz: Meselenin en temelinde insani taraflari göz önünde bulundurularak dis politikada yapilanlarin gözden geçirilmesi,  Inadin ve ülkemizi riske atan hülyalarin bir kenara birakilmasi,  Son 10 yilda ülkemizdeki demografik degisikligin barindirdigi risklerin hesaplanmasi,  Göç konusunda betonlardan kurulu bir güvenlik sistemi yerine, uluslararasi iliskilerde tesis edilecek bir güvenlik zemini. Sinir denetimlerine agirlik verilmelidir. Ülkeye giris yapanlarin takibati ciddi bir sekilde yapilmalidir. Meselenin çözümü için dis politikadan milli güvenlige kadar bütüncül bir akil ve politika silsilesi gerek!” Afyon HABERI